9

2.6K 314 151
                                    


"Bir varmış bir yokmuş, Jichu adında tatlı mı tatlı bir kız varmış fakat bu kız her zaman hüzünlüymüş."

"Sus artık." Burun kemerimi sıkarken dişlerimin arasından tıslamıştım âdeta. Beni dinlemedi ve odanın içinde dört dönerek kendi kendine konuşmaya devam etti.

"Melek kadar güzel olan bu kızdan herkes nefret ediyor ve onu incitmekten asla çekinmiyorlarmış." Sinir bozucu kıkırtısını işittiğimde şakaklarımı ovmaya başladım. Zaten sinirlerim çok bozuktu. Üstüne bir de bu yeşil kafanın saçmalıkları asla çekilmiyordu.

"Derler ki Jichu'yu güzellikle taçlandıran tanrı onu sonsuz hüzün ile lanetlemiş." Bir anda yüzüme yaklaşıp fısıldadığında "Yeter!" diye bağırmış ve elimi masaya vurmuştum. "Geç karşıma ve derhal otur!"

"Hastalarınla bu şekilde mi konuşuyorsun Jichu-yah? Çok kötü, çok ayıp. Nıç nıç nıç."

Sinirle güldüm ve dirseklerimi masaya dayadım. "Tanrı aşkına.. bugün gerçekten berbat bir gün."

Bir anda sessizleşti ve önümdeki sandalyeye geçip oturdu. Bana doğru eğildiğinde yüzü yüzüme fazlasıyla yaklaşmıştı. "Hikayenin devamını duymak ister misin Jichu-ya?"

"Lanet olsun, hayır."

"Ama bu hikayede senin hayatını değiştirecek anahtar gizli. Dinle şimdi, bu tatlı mı tatlı Jichu'nun sonsuz hüznünü yok edecek tek bir kişi varmış. "

"Öyle mi? Kimmiş peki?"

"Çılgın yeşil prens! "

Kafamı geriye atıp sinirle kahkaha atmaya başladım. Saçlarımı yolmak istiyordum. "Benimle oyun oynadığını falan mı sanıyorsun sen?"

"Hayır, hayır. Beni hiç anlamıyorsun Jisoo. Amacım seninle oynamak değil. Amacım seni kurtarmak. Seni kendine olan zulmünden kurtarmak. Sen kendine karşı fazlasıyla acımasız bir kızsın."

"Sırf intihar etme girişimimi gördün diye bana edebiyat yapma burada Taehyung."

"Hayır, ondan bahsetmiyorum. Demek istediğim, hayatından olan her şey aslında senin için hiçbir şey. Çünkü senin için bir anlam ifade etmiyorlar bunun nedeni ise hiçbirinin seni tatmin etmemesi. Hayatında ki hiçbir şeyden memnun olmadığını görmek ve anlamak için sadece o güzel gözlerine bakmak yeterli oluyor benim için. Seni tatmin etmeyen bu şeylere inadına katlanmaya çalışarak kendine zulmediyorsun. Ve onlar içinde bastırılmış bir çığlık gibi büyüyorlar. Seni mutsuz eden her şeye boyun eğmek seni her gün biraz daha öldürüyor değil mi Jisoo?"

Kollarımı birbirine bağlamış ve sandalyemde geriye yaslanmıştım. Bir şeyler söylemek ve onu reddetmek istiyordum fakat ağzımı açtığım an bahsettiği bastırılmış çığlıkların ortalığa dökülmesinden korktum. Ve onları daha fazla bastırmaya başladım. Sağ eli yavaşça yanağıma yaklaştığında ağladığımın farkında değildim bile.

"Neden ağlıyorsun Jisoo?"

Bir şey demedim. Dudaklarımı birbirine bastırmaya devam ettim. Göz yaşlarımı parmak uçlarıyla silerken yüzünü bana yaklaştırdı.

"Delilik hassas insanların protestosudur Jisoo. Senin ve benim gibi incinmiş, hassas insanların."

Manipülasyonuna daha fazla maruz kalmak istemedim ve kendimi odadan dışarı attım.

Göz yaşlarımı hızlıca sildikten sonra saatime baktım. Paydosa 1.5 saat vardı. Başhekimden izin alıp erken çıkmak istiyordum bugün, kafam allak bullaktı. Kendimi berbat hissediyordum.

Başhekimin kapısını tıklattığımda 'gir' sesini duymamla içeri attım kendimi.

"Rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat sizden bir ricam olacaktı. Bugün erken paydos yapabilir miyim?"

"Bahçede olanları duydum, kötü gözüküyorsun. Taehyung'la olan randevun bitti mi?"

"Evet."

"Pekâla öyleyse, evine gidebilirsin."

"Teşekkürler."

Binayı terk edip arabama atladım. Bir an önce eve gidip çığlık atarak ağlamak istiyordum. Yol boyunca direksiyonu yumruklayarak ağlamıştım zaten. Tenha yerde ki müstakil evime yaklaştığımda evin önünde ki arabayı görmemle günün asıl bombasının sona saklandığını anlamıştım. Bu Junmyeon'un arabasıydı.










joker ⚛ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin