"15.000 won efendim. Efendim?"Yüzümü siyah kepin altında gizlerken maskemi biraz daha burnumun üzerine çektim, gözlerim endişeyle etrafı tarıyordu. Etrafımda ki tek tük insanları. Onlar gecenin bu vaktinde ne arıyorlardı bu markette acaba? Onlarında kurtulmak istediği bir şeyler olabilir miydi aynı benim gibi?
"Efendim duyuyor musunuz?" Kasiyer yüksek sesle konuştuğunda irkildim ve daha fazla uzatmadan ödemeyi nakitle yaptım. Marketten çıkıp hızla arabama ilerlemiştim.
Aldığım tüm temizlik maddeleri ve çöp torbaları, kan lekesini çıkaracak özel sıvılar bagaja yerleştirilmişti. Siyah camlı arabama atladıktan sonra başımdaki sarı peruğu şapkayla beraber yan koltuğa atmıştım.
Cesetlerden tamamiyle kurtulana kadar kredi kartımla şüpheli alışverişlerden kaçınmalı ve etrafta bir süre kendi kimliğimle dolaşmamalıydım. Junmyeon ölmeden önce gelip hastanenin önünde benimle kavga etmişti, elbette ki sorgulanacaktım.
Eve varır varmaz arabayı garaja çektim ve bagajdaki malzemeleri alıp garaj içindeki kapıdan evin içine girdim. Poşetleri salona bıraktıktan sonra hızla bodrum kata indim, oturduğum ev bayağı eskiydi öyle ki bir zamanlar bodrum katı fırın olarak kullanılmış. Bodrumda ki fırında cesetler hâla yanıyor olmalıydı, fırın içindeki büyükçe tepsideki DNA artıklarını temizlemek cesetlerin küllerinden kurtulmaktan daha zor olacaktı, neyse ki birçok özel madde almıştım.
Cesetler yaklaşık 5 saatten fazladır yanıyordu, etlerinin küle dönüşmüş olması lazımdı. Yavaşca yaklaşıp fırının camlı kapağından harlı ateşe baktım, düşündüğüm gibiydi.
Fırını söndürüp ateşi dinene kadar yukarıdaki kan lekelerini hallettim. Silinmiş olsa dahi mavi ışık ve luminolda kan lekeleri belli olurdu, çamaşır suyu asla yetmezdi. Bir çok deterjan karışımı kullanmalı ve detaylıca silinmeliydi.
Katillerin bulunduğu bir akıl hastanesinde çalışmak benim olay yeri inceleme ekiplerinin ne tür oyuncaklar kullandığı hakkında birçok fikir sahibi olmama vesile olmuştu.
İşim bittikten sonra çöp torbalarını alıp bodruma inmiştim. Soğumuş fırına yaklaşıp kapağını açtım ve tepsiyi çektim. Maskemi burnuma çekerek önce dikkatlice kemikleri poşete yerleştirdim daha sonra ise külleri kürekle ayrı bir torbaya döktüm. Gün doğmadan bu işi halletmeli ve işime yetişebilmeliydim yoksa bana olan şüphe artardı.
Çöp torbalarını birkaç kez daha poşetledikten sonra arabamın bagajına attıktan sonr farklı bir renge boyadığım Junmyeon'un arabasını kontrol ettim. Boyası pek kurumuş değildi ama idare ederdi. Plakalarını etiketle gizlemek zorundaydım, internette kaçak sitelerden bit coinle sipariş ettiğim sahte plakalar henüz gelmiş sayılmazdı. Kara kutusunu da temizlemem lazımdı.
Fırını eletrik süpürgesiyle küllerinden arındırdıktan sonra onu da DNA artıklarından temizlemiş ve elektrik süpürgesini yıkamıştım her türlü ayrıntıyı düşünmek zorundaydım ve Junmyeon'un siktiğimin arabasından kurtulmak en zoru olacaktı.
Peruğumu ve şapkamı alıp arabama atladım ve tenha yollardan geçerek uzaktaki denize yola koyuldum, Junmyeon ve Joohyun'un çok sevgili küllerinin ve kemiklerinin gideceği yer, onların mezarı sarı deniz olacaktı.
Denize ulaştığımda etrafı kontrol ettim, kimse yoktu. Bu saatte havada kuş bile uçmuyordu. Zaten buralarda kimse tek başına dolaşmazdı ayyaşlar dışında.
Çöp torbasındaki külleri ve kemikleri yavaşça denize döktüm. Hiçbir şey hissettmiyordum artık ve ne yaptığımı anlamaya çalışmayı uzun süre önce bırakmıştım. Tek amacım kendimi bu boktan kurtarmaktı. Seri katillerin işinin ne kadar zor ve yıpratıcı olduğunu da anlayabiliyordum artık.
Küller ve kemiklerle işim bitince etrafı bir kez daha kontrol edip üzerimdeki kıyafetleri çıkardım ve çöp torbasına koydum, küller uçuşup kıyafetlere bulaşmış olabilirdi. Yarı çıplak bir şekilde arabaya atladım ve arka koltuktaki iş giysilerimi üzerime geçirdim.
Arabaya son hız yüklenirken elimdeki çöp torbasını arabanın camından temizlik çalışanlarının boşaltmak üzere olduğu çöp tenekesine atmıştım.
Geriye sadece araba ve temizlenmesi gereken kara kutular kalmıştı. Kendi arabamınkini de temizlemeliydim. Kara kutuları temizlemek kolaydı fakat diğer arabanın başıma bela olmasından korkuyordum.
Yolda giderken trafiğe yakalanmış ve bunu makyaj yapmakla saçımı taramak için kullanmıştım. Bütün gece uyumamıştım ve berbat gözüküyordum.
İş yerime varmadan önce her zamanki fırından kuruvasanımı aldım. Bütün gece uyumamıştım, en azından karnım doymalıydı neticesinde sabahın köründe Taehyung'la randevum vardı. Karşısına dinç çıkmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
joker ⚛ vsoo ✓
Fanfictionsenin biraz mutlu olmaya ihtiyacın var güzelim. bıçağımla yüzüne hiç silinmeyecek bir gülümseme çizeceğim. [30.11.20-27.09.21]