21

2K 228 172
                                    


"Senin biraz mutlu olmaya ihtiyacın var güzelim, yüzüne hiç silinmeyecek bir gülümseme çizeceğim."

Dijital alarmın tepesine iki yumruk geçirerek susturdum, normalde şuan aceleyle kalkıp işe hazırlanmam gerekirdi fakat Taehyung kaçtığı için evde durmak zorundaydım, yani can güvenliğim için. Dün gece onunla seviştiğimi hatırlayınca bunları düşünmek çok saçma geldi ve güldüm, gülmemle ağzımın kenarında korkunç bir sızı oluştu. Adi herifin beni kestiğini unutmuşum.

"Bu kesikte neydi şimdi? Fantezi yapmasan olmuyordu değil mi?" Gözlerimi ovuştururken sorduğum soruya cevap gelmeyince bakışlarımı güneşin sızdığı camdan çekip yatağım diğer tarafına çevirdim. Boştu.

"Gitmiş mi?!" Tüm bedenime bir şok dalgası yayılırken hızla yataktan çıkıp bir kenara fırlatılmış kıyafetlerimi özensizce üzerime geçirdim. Kafamın içinde aşağıda ikimize kahvaltı hazırladığına dair aptal bir senaryo oluştu. Tanrı aşkına Kim Jisoo adam bir kâtil ve dışarıda iki ceset var.

Cesetler!

Onları ne yapacaktım? Polisleri saklayamazdım. Yetkili kişileri aramalı ve Taehyung'un saldırdığını söylemeli ve sanki kendimde hiçbir şey bilmiyormuş gibi yapmalıydım. Yüzümde ki çiziği ve boynumdaki morlukları nasıl kapatacaktım? Morluklar fondötenle halledilirdi fakat bu kadar taze ve açık bir yaraya makyaj malzemesi sürersem enfeksiyon oluşurdu. En iyisi Taehyung'un eve girip bana da saldırdığını söylemek.

Tüm bunları atlattıktan sonra o piçi bulup hesabını sormalıydım, benimle yattıktan sonra hiç bir haber vermeden toz olmasının hesabını. Nasıl beni kullanmaya cürret ederdi!

O an ciddi anlamda duygusallaştığımı fark ettim.

Kaçak bir katille yatmıştım ve daha sonra bana haber vermeden gittiği için sinirleniyordum. Beni kaldırıp da ne diyecekti? Ne demesini bekliyordum ki? 'Elveda hayatımın aşkı, ben gidiyorum. Bir tabur polis peşimde falan.' demesini mi bekliyordum?

Ona bağlanmış mıydım? Ona bağlanmamalıydım. Sadece yatmıştık, hepsi bu. Ya da hepsi bu değil, belki daha fazlası.

Onunla olmak istiyor muydum? Onunla olup onun yaşadığı hayatı yaşamak istiyormuydum gerçekten? Ben de kâtildim, o da. Bu bizi birebir aynı yapmaya yeter miydi? Onun kadar deli miydim bende?

Aklımı daha fazla sorularla meşgul etmek istemedim, yatağı düzenledikten ve kirli çarşafı banyodaki kirli sepetine attıktan sonra aşağıdan telefonumu alıp tekrar yukarı çıkmış, boynumdaki izleri kamuflaj ettikten sonra polisi ağlamaklı olduğundan emin olduğum bir sesle aramıştım. Bir yandan da pencereden kapımın önündeki, ön camına kan sıçramış polis aracına bakıyordum.

"911 acil arama hattı, görüşmeniz kayıt altına alınmaktadır.-"

"Alo! Alo! Acilen buraya bir ekip göndermelisiniz!"

"Lütfen önce adını söyler misiniz?"

"Adım Kim Jisoo. Joker takma adlı Kim Taehyung'un doktoruydum ben. Kendisini haberlerde mutlaka görmüşsünüzdür! Hastaneden kaçtığınıda biliyorsunuzdur! " Gerçekçi olması için hıçkırdım.

"Öncelikle sakin olun, tüm kelimelerinizin anlaşılır olması kayıt için önemli. Şuan evinize bir ekip yolladık. Taehyung size saldırdı mı? "

"Evet! Kapımın önünde beni koruyan iki polisi de öldürmüş! D-dün gece bir hışırtıyla uyandım ve o odamın içindeydi, bıçağıyla yüzümü çizdi! Korkudan bayıldım. Uyandığımda evde yoktu, korktuğum için evden dışarı çıkamadım fakat pencereden kan içinde ki polis aracını görebiliyorum!"

"Anlıyorum. Ekibimiz şuan yolda, güvenliğiniz için hatta kalmaya devam edebilecek misiniz?"

Moderatörün içi boş birkaç sorusuna daha yanıt verdikten sonra polisler, olay yeri inceleme ve sağlık ekipleriyle birlikte gelmişlerdi. Yanlarında Dedektif Hwang'da vardı.

Sağlık çalışanlarından biri hızla beni koltuğa oturtup yüzüme pansuman yaparken olay yeri inceleme ekipleri evin her yerine dağıldı, Bay Hwang karşıma geçmişti.

"Sizi dinliyorum Bayan Kim, bana her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatın."

"Dün gece siz gittikten sonra biraz pencereden dışarısını seyrettim ve ardından uyudum. Daha sonra garip sesler duymaya başlamamla uykum bölündü, u-uyandığımda.." numaradan ağlamaya başlamıştım. "O.. o odamın içindeydi. Eliyle ağzımı kapattı ve ardından bir şeyler söyledi fakat uyku sersemi ve aşırı korkmuş olduğum için hiçbir şey anlamadım. Daha sonra bı-bıçağıyla yüzümü çizdi, acıdan ve korkudan bayıldım. Sabah uyandığımda evde yoktu, korkudan dışarı çıkamadım direkt polisi aradım."

"Anlıyorum, çok geçmiş olsun. Uyumudan önce pencereden dışarıyı izlediğinizi söylediniz, bahçede herhangi bir gariplik dikkatinizi çekmedi mi? Polislerin o an hâla yaşayıp yaşamadığı hakkında bir fikriniz var mı? "

"O an o kadar üzgündüm ki herhangi bir şeyi fark edemezdim zaten, polislerin o anki âkıbeti hakkında en ufak fikrim yok. Sanırım ikiside araçlarındaydılar."

"Peki, Taehyung gece kaç gibi sizi uyandırdı onu biliyor musunuz?"

"Hayır, bunları nereden bilebilirim? Hayır.."

Benden kesinlikle şüpheleniyordu, sorduğu sorulardan bile belliydi. Adamın beni saat kaçta uyandırdığıyla neyi teyit etmeye çalışıyordu ki? Yoksa kafamı mı karıştırmaya çalışıyordu?

"Bir şey daha var.." Bay Hwang elini çenesinin altından çekmişti yavaşça. "Açık konuşacağım Bayan Kim. Yüzünüzü çizmekten başka bir şey yaptı mı? Tecavüz gibi bir şey mesela?"

Durdum, gözlerim yavaşça evin her yerini tarayan olay yerini inceleme ekiplerine kaydı. Çarşafın üzerinde illa ki meni kalmıştır ama oraya da bakarlar mıydı? Bana dokundu dersem bulsalar bile hiçbir sorun olmazdı fakat ben neden bunu yapmak istemiyordum. Taehyung'un 'tecavüzcü' olarak anılmasını istemiyordum, işlediği suçların arasında tecavüz ve taciz hiç yoktu zaten, hiç hak etmediği bu iğrenç etiketi ona yapıştırmak istemediğimi fark ettim. Ama zaten üzerine yapışmış bir çok çirkin etiket vardı, büyük ihtimal bir daha onunla görüşmeyecektik de. O zaman neden onu bu etiketten korumaya çalışıyordum? Ya da bu dün gece yaşadıklarımızı benim için 'sadece yattık' olmaktan çıkarıyor muydu? Bu aramızdaki gelişen şeylere değer verdiğimi mi gösterirdi?

"Bayan Kim." Demişti Bay Hwang yavaşça koluma dokunurken. "İyi misiniz?" Daha sonra sesi alçalmıştı. "Olduysa böyle bir şey, inanın utanmanıza gerek yok."

"Hayır." demiştim kendinden emin bakışlarım onu bulurken. "Öyle bir şey olmadı."

"Pekâla." Diye cevapladı beni, ardından devam etti. "O zaman şimdi karakola gitmenizde bir sakınca yok. Sorgunuz bir kez de orada alınacak. Yüzünüzde ki yarayı sağlık çalışanımız halletmiş gibi görünüyor. Evet, karakola gidebilirsiniz. Hey Minho!"

Çağırdığı adam beni kolumdan tutup evin dışına çıkarırken, sarı şeritlerle çevrilmiş arabanın içinde öldürülmüş polisleri o an ilk defa gördüm. Başlarından vurulmuştular, yüksek ihtimalle susturuculu bir tabancayla.

Başka bir polis aracına bindirilip evimden uzaklaşmaya başladık. "Başınıza gelenler çok korkunç bayan." Demişti, Minho adlı adam. Yapmacık bir şekilde hm-hmlamıştım.

"Umuyorum ki onu da arkadaşını yakaladığımız gibi tekrar yakalayacağız ve kodese tıkayacağız." Duyduklarımla bakışlarım irileşti.

"Arkadaşı mı?! Hangi arkadaşı?"

"Jeon Jungkook adlı yavşak. Zaten o tımarhaneden de bu yavşaktan yardım alarak kaçtı.  Bay Hwang adamın bir anda şehrin ortasında belirivermesine çok şaşırmış ve şüphelenmişti. Meğer dikkat dağıtmak içinmiş, Taehyung'un sizin evinize girebilmesi kolaylaşsın diye. " Duyduklarımla yüzüm renkten renge girerken dikiz aynasında bana kısa bir bakış attı. "Kısacası bu adam size kafayı takmış gibi. Sizinle görüşebilmek için en yakın arkadaşını ve suç ortağını fedâ edebildiğine göre başınız bayağı büyük bir belada olmalı."
















joker ⚛ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin