Gözlerimi güven duygusunun vermiş olduğu hisle kapadım. Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçıverdi ve ardından yaklaşık bir dakika boyunca savaştığım gözyaşlarım daha da hızlandı. Birden Doruk'un geri çekilmesiyle irkildim. Gözleini gözlerini gözlerime dikti ve konuştu.
"Ağlamana sebep olan şey ne?"
Hemen aklıma az önce yaşadıklarım geldi. O lanet herif önce babamın işiyle beni tehtid etmiş sonra zorla öpmeye çalışmıştı. İçimden Tunç'a bir küfür mırıldandım.
"Ben sa-sadece..." sustum, devamını getiremedim. Kafamdan ayaklarıma kadar titrediğimi hissettim. İç sesim Doruk'a herşeyi anlatmamı emretsede bunu mantıksız bulup susmayı tercih ettim. Birazdan Doruk'un ellerini gene belimde hissettim. O an anlayışına binlerce kez teşekkür ettim o farklıydı sanki düşüncelerimi okumuş gibi.
"Pekala hadi seni eve bırakayım." diyen Doruk'a minnetle baktım ama bu durumdayken eve gitmek istemiyorum.
"Doruk lütfen eve gitmek istemiyorum. Geldiğin için cok teşekkür ederim ama beni illa biryere bırakmak istiyorsan bir otele bırakabilirsin."
"Hayır seni bu halde bırakmam." sustum. İkimizde sustuk. Garip bir şekilde Doruk'a güveniyordum. Nedeni yoktu. Sebepsiz.
"Tamam o zaman buze gidelim."
Duyduğum şeyle Doruk'a döndüm. Gerçekten ne olarak görüyordu bu beni? Tanışalı bir hafta olmuşken evine gideceğimi falan mı?
Doruk'a sinirle baktım. Bunu anlamış olacak ki konuşmaya devam etti.
"Hey evde annem var."
Ona sinirli bakan suratım birden yumuşadı. Duygu karmaşası gibi birşey yaşıyorum heralde az önce kızgınken şimdi güven duvarları dikilmiş gibi. Aslında düşününce cazip geldi. Hem bizim evdede baya yakındı. Biraz oturmaktan zarar gelmezdi. Hem anneside evdeymiş.
"Peki" dememle tatmin olmuşa benziyordu. Muzip bir şekilde güldü. O an bu çocuğa ihtiyacım olduğunu anladım.
Sanki, nefes gibi.
