Taegguk • Yoonmin • Namjin • Yugseok
Kim Seok Jin sadece, 3 oğlu ile Seul'de yaşama kararı almıştı.
2 oğluyla yaşayan Kim Namjoon ile kapı komşusu olmalarıyla ise, iki ailenin hayatı da çok farklı yerlere doğru yol aldı.
"Sanırım oğullarımız birbir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eskiden her bir zerresi sana ait olan kalbe artık giremediğin zaman, sonsuza kadar kaybedersin...
•
•
•
Jeon Gguk
Balkondan bakmaya son verip içeri girdim ve odanın ortasında ne yapmam gerektiğini düşündüm kısa bir an. Kimseyi durduk yere telaşlandırmak istemiyordum ama evin her yerine bakmıştım ve Taehyung yoktu. Aradığımda telefonunun yastığının altında olduğunu görmüştüm. Geriye tek bir seçenek kalıyordu, Namjoon Hyung'u uyandırmak.
Odadan çıkmak için kapıya yöneldiğim sıra aniden kulağıma dolan sesle adımlarımı durdurdum. Kaşlarım çatılırken boş odaya doğru dönüp sesi çözmeye çalıştım. Yavaş adımlar atarak sesin geldiği yere doğru adımladım usulca.
Büyük kıyafet dolabının önüne gelince kapısını açtım. Taehyung'u, kulağında kulaklık ile dolabın içinde, kollarını kendine dolaşmış bir şekilde otururken görmeyi beklemediğim gibi, onu ağlarken görmeyi de beklemiyordum. Aniden kafasını kaldırıp bana bakınca kızarmış gözleri ile karşılaştım.
Beni görmesi ile alt dudağı titremeye başlarken derin bir nefes alıp ses etmeden yere çöktüm ve onun tam karşısına oturdum. O dolabın içinde, ben ise hemen önündeydim.
Elimi ona yaklaştırıp kulaklığını çıkardım yavaşça. Tepkisiz kaldı bana karşı.
"Taehyung hadi güzelim, anlat artık bana."
Bir şeyler vardı, uzun süredir fark ediyordum. Ama ben, Taehyung kendisi gelip anlatsın diye bekledikçe o kendisini geri çekiyordu.
"Bana biraz sarılır mısın Jeongguk?"
Masum ve kırılgan sesi ile içimde oluşan ağırlığa rağmen gülümsedim hafifçe. Kafamı usul usul aşağı yukarı salladığım zaman kollarını hızlıca bana doğru uzattı. Savunmasız bir çocuk gibi görünüyordu şu an. Ve ben onun sığınağıydım.
Dolabın içinde kalan bedenine doğru eğilip beline sarıldım sıkıca. Boynuma doladığı kolları ile yüzünü göğsüme gömdü.
"Saçlarımı da okşar mısın?"
Bir elim belindeki yerini korurken diğer elimi hemen yumuşak saçlarına çıkardım. Terden birbirine yapışmış tutamları usul usul okşadım ve arada bir dudaklarımı bastırıp güvende hissetmesini sağlamaya çalıştım.
