2.6

1K 130 63
                                    

terapi

"Onu buraya getirmemiz ne kadar mantıklı?"

Jungkook, yanında oturan parmaklarını avuç içlerinin içerisine saklamış kocasına bakarken kendisi de aynı şekilde bir yerlere saklanmak, gizlenmek istiyordu. Yoongi, Jungkook'un bu acelesini anladığını söyleyemezdi fakat bir yerden başlamaları gerektiğinin de farkındaydı. Kısa bir zaman sonra Seo Joon okula başlayacaktı. Bazı şeylere alışması, üstesinden gelmesi şarttı.

"Bunu seninle daha önce konuştuğumuzu hatırlıyorum." dedi Jungkook. "O zaman bu fikre sıcak bakıyordun."

"Sadece kendisini daha fazla huzursuz hissetmesini istemiyorum Jungkook."

"Ben de bunun için uğraşıyorum. Şimdi terapistimiz de bunun için uğraşacak, biliyorsun. Kendisini uzun zamandır tanıyorum. Korkulacak bir şey yok."

Yoongi kafasını ileride büyük oyuncak legolar önünde dikilen oğluna çevirdiğinde, derin bir nefes almıştı. Seo Joon ilk geldiklerinde oyuncak legoların ilgisini çektiğini belli etmişti. Jungkook onu kucağından indirip bıraktığında, başka bir çocuk yanına yaklaşana kadar legoları ellemişti.

Başka bir çocuk geldiğinde ise kenara çekilmiş, sadece izlemeye başlamıştı. Yoongi endişelerinin önüne geçemiyordu. Bu vermesi gereken bir tepki değildi, oynamaya devam etmesi gerekiyordu fakat Seo Joon olduğu yerden uzaklaşmış, çekinmişti.

İleride iki babasının olduğunu öğrenen sınıfından zorbalık görürse ne olacaktı? Onu dış dünyadan sonsuza kadar uzak tutamazlardı.

"Şuna baksana." dedi Yoongi. "Kenara çekiliyor."

"İleride kenara çekilmeyecek Yoongi. Ne kadar inatçı olduğunu biliyorsun. Paylaşmaktan da hoşlanmıyor eşyalarını. Her şeyi öğrenecek. Sadece zamana ihtiyacı var."

"Belki de Jaehyun bizimle gelmeliydi."

"Bunu sen mi söylüyorsun?"

"Çok mu tuhaf kaçtı?"

"Biraz. Fakat seni ifşa etmeyeceğim, korkma."

"Bunun için minnettar mı olmalıyım?" Yoongi alayla konuştuğunda Jungkook dişlerini göstererek kocaman gülümsedi. "Elbette minnettar olmalısın. Jaehyun'dan bahsediyoruz. Eğer yanında getirmen gerektiğini söylediğini duysa peşini asla bırakmazdı."

"Sanki önceden bırakıyormuş gibi."

"İyi söyledin."

Jungkook kendilerine doğru yürüyen Seo Joon'a gülümsediğinde minik adam adımlarını sıklaştırmış kendisini Jungkook'un kucağına atmıştı. "Ne zaman gideceğiz?"

"Arkadaşımla tanışmak istemiyor muydun?" Seo Joon gözlerini biraz önce dokunduğu legolara çevirdiğinde yanaklarını havayla şişirmiş, başkasının oyununa dikmişti gözlerini. "Gitmek istiyorum."

"Gitmek istemenin özel bir nedeni var sanki?" Yabancı bir ses aralarına katıldığında Jungkook kafasını yukarı doğru kaldırmış, gelen kişiye bakmıştı.

"Merhaba Hoseok hyung!"

"Hoş geldiniz. Sizi bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Bazen çocuklarla zaman nasıl geçiyor anlamıyorum."

Jungkook, Seo Joon'u kucaklayıp ayaklandığında "Sorun değil." dedi. "Öyle değil mi Joon?"

"Hı hı." Seo Joon babasının arkasından gelen Yoongi'ye kafasını çevirip dudaklarını sarkıttığında Yoongi gülümsedi.

moonchild Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin