aile olmak
•
Sabah olup, kalabalık bir sofraya oturulduğunda Yoongi oldukça şaşkındı. Hayatında ilk defa aile sıcaklığını tadıyordu.
Minyoung, Miyeon, Namjoon ve Jaehyun evi basmışlar, pastaneden aldıkları yiyeceklerle birlikte yanlarında gürültüyü de getirmişlerdi. Bayan Danbi herkese yetişmeye çalışıyordu. Biten bardakları dolduruyor, bütün çocukların yeteri kadar yediğinden emin olmak istiyordu.
Jaehyun ise ilgi karşısında gittikçe daha çok şımarıyordu. Seo Joon ile en çok patatesi kimin yiyeceği hakkında iddiaya giriyor, Yoongi ve Jungkook ikilisinden gelecek olan yeni haberleri ondan öğrenmeye çalışıyordu. Namjoon ise iki şımarık çocuğu durdurmaya.
Iris, hayatında en değer verdiği kadınlardan birinin, Minyoung'ın yanında, ülkeye dair siyasi konuşmalar içerisine dalmışlardı.
Miyeon ise yanında oturduğu kedişin tabağına çaktırmadan sevmediği peyniri koymaya çalışıyordu. Bayan Danbi yemesi için önüne koymuştu, koymasına ama Miyeon zaten çok yemek seven birisi değildi. Seçiciydi. Bu yüzden tabağındaki fazlalıklardan acilen kurtulması gerekiyordu.
Jungkook önündeki manzarayı izlerken bu hale nasıl geldiklerini düşünmeden edemedi. En yakın arkadaşı, biricik ablalarından birisinin kaybı ile eskiden tek başına oturduğu sofra, tek başına yaşadığı evi iki kalp ile atmaya başlamıştı. Dahası, çok sık görüşmediği arkadaşları ile birlikteydi, yenilerini kazanmıştı.
Bitmiş tabağı ile kalkıp odasına geçerken üzerini değiştirip altındaki eşofmandan kurtulmak istedi. Bugün proje teslim ödevlerinden birisi vardı ve yazdığı birkaç şeyi okula bırakması gerekiyordu.
Annesini ve Iris'i, daha çok Iris'i, her ne kadar evde Yoongi ile bırakmak istemese bile birbirlerine ısındıkları için artık o kadar da problem olacağını düşünmedi.
Dar kot pantolonunu yukarı çekerken arkasından gelen hafif öksürmeyle başını çevirdi omzunun üzerinden. Yoongi birkaç saniyelik gördüğü ince belin, damarlı ellerin ve uzun bacakların onu puta çevirmesini beklemiyordu.
Jungkook ile uzun sayılmayacak ama aslında uzun bir ev paylaşımı olmuştu. Birbirlerini yarı çıplak görmeye alışkın değillerdi ve ikisi de sürekli giyinik olmak konusunda özen gösteriyorlardı.
Yoongi bazen Jungkook ile aynı yatakta yatarken bile kendisini tuhaf hissediyordu. Hemen yanında, içinden sarılmayı arzuladığı ama sarılamadığı, birisi yatıyordu. Seo Joon onlara katılmadığı, kendi yatağında yattığı birkaç sefer bocalamıştı.
Seo Joon olduğunda Yoongi daha kolay bir şekilde, sanki küçük adamı kucaklarmış gibi Jungkook'a sarılırken minik adamın olmayışıyla ne yapacağını bilemiyordu.
Öte yandan Jungkook ondan farksız değildi. Evin içinde yarı çıplak dolaşmaya, özensiz ve pis gezmeye alışkındı ama Yoongi ile birlikte aynı evin içine girdiği günden beri her şeye dikkat etmeye çalışıyordu ve yorulmuştu.
Daha hiçbir yol kat etmeden yorulabiliyorken nasıl devam etmesi gerektiğini bilmiyordu. Pekala, karşısındaki insan ona artık yabancı değildi. Yine de her şey onun için çok yeniydi.
Etrafındaki sakinlik bir anda bozulmuştu. Olaylar çok hızlı gelişmiş, birbirlerini yarım bile tanımayan iki insan evlenmişti ve şimdi de olaylar yavaşça eski sakinliğine dönerken o daha yeni bir şeylerin farkına varıyordu.
"Bir şey mi söyleyecektin?" dedi Yoongi'nin konuşmadığını fark edince.
Yoongi içeri girmeden önce ne söyleyeceğini çok iyi biliyordu. Hatta dün gece uyuyamamış, bunun üzerinde düşünmeye devam etmişti. Şimdi ise bir çocuğu aldığı göz hapsinden ne söyleyeceğini unutmuş olması onun için oldukça komik bir durumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moonchild
FanfictionJungkook ve Yoongi kendi dünyalarında eşsiz hayatlara sahipti. Ta ki kader onları birleştirip bir hediye sunana kadar. s | 19'