ziyaret
•
"Annem ne zaman gelecek?"
Seo Joon üç gündür Jungkook ile birlikte kalıyordu. Minyoung ilk başta itiraz etsede oy birliği ile küçük çocuk Jungkook'un evine gelmişti ve tek odalı minik apartmanındaki küçük adamla ilgilenmekten memnundu. Sadece kendisini yazması gereken şarkıya verememesi ve muhtemelen asla yetiştiremeyeceği ödevi masasında, onu beklemekteydi. Jungkook başına bela aldığını biliyordu ama ablasının çocuğuna bakmak onun için külfet olmamalıydı.
Çalan kapı ziliyle elindeki muzlu sütü miniğe verip, "Soruların olduğunu biliyorum." dedi. "Sadece bana biraz süre ver olur mu?"
Seo Joon kafasını sallayıp televizyondaki çizgi filme döndü. Muzlu sütünü içerken yan gözlerle Jungkook'a baktı. Jungkook başında dikilmiş, zili çoktan unutmuştu. Düşüncelerinin ona sarmaşık gibi yapıştığını ve büyüdüğünü hissedebiliyordu. Zil tekrar çaldı.
İrkilerek, görünen koyu kahverengi kapıya ulaşıp kilidi açtı. Min Yoongi elindeki beyaz poşetlerle içeri dalıp, "Dondum!" diye söylenerek ayakkabılarından kurtuldu. Jungkook ise şaşkındı. Onu görmeyi beklemiyordu. Çocuklar-Jaehyung bile- bu üç günde aramış, ihtiyaçlarını sormuşken Yoongi'den tek bir arama bile almamıştı. Birbirlerinde telefon numaraları olmadığını biliyordu fakat kaçıncı yüzyılda yaşıyorlardı ki?
İsterse bulabilirdi.
"Orada dikilip duracak mısın yoksa bana yardım mı edeceksin?"
"Kediş!!" Seo Joon sütünü koltuğa bırakıp koşarak donmuş adamın üzerine atladı. "Seni özledim."
Jungkook hipnoz olmuş vaziyetteydi. Yoongi kırmızı burnu ve soğuktan morarmış dudaklarıyla çekici görünüyordu. "Jungkook, poşetleri arkamdan getir."
Aldığı emirle yerdeki poşetleri havalandırdı ve Yoongi kucağındaki küçük adamla mutfağa yol aldı. Yoongi bu evin ferah olduğunu düşünüyordu. Buz mavisi koltuğu ve çalışma masasının yanında beyaz kapaklara sahip mutfağa sahipti. Kendi evi olmadığını tahmin edebiliyordu ama yaşanabilir vaziyetteydi. Temizdi.
Yoongi evin bu kadar temiz olmasının sebebinin Jungkook'un yorgun haliyle akşama kadar çamaşır suyuyla bulanmış kovayla parlatana kadar sildiğini öğrenemeyecekti.
"Aldığım sebzeleri yıkayıp kenara koy size güzel bir akşam yemeği yapacağım." dedi.
•
Yemek yenmiş, Seo Joon çoktan üçüncü rüyasına dalmışken Jungkook oturduğu koltukta kıpırdandı. Hava kararmıştı ve Yoongi hâlâ tembel bir şekilde koltuğunda uzanmış, televizyonu seyrediyordu. "Şey." dedi dikkatini çekebilmek için. Cümleye nasıl girmesi gerektiğini pek seçememişti. "Neden geldin?"
"Seo Joon için." dedi. "Onu özledim ve cenaze işleri konusunda birinin seni bilgilendirmesi gerekiyordu. Herkes fazla duygusal ve Minyoung çok çalışıyordu."
Jungkook sadece başını sallamakla yetindi. "Ona hâlâ söylememişsin. Ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?"
"Beş yaşında bir çocuğa annesinin öldüğünü nasıl söyleyebilirim?" Jungkook ayaklanmış, masasının üzerinde dağınık bir şekilde bıraktığı eşyalarını toplamaya başlamıştı. Duvarlar yine üzerine gelirken kulaklarındaki çınlama onu köşeye sıkıştırıyordu. Bu konuları konuşmak için hazır değildi ve kaçmak istiyordu. Minyoung'un bahsettiği ve üzerinde durduğu şeyi çok iyi biliyordu. Sorumluluğu çok ağırdı. Onu taşıyabilmesi için yanında ona gerçekten sahip çıkacak birine ihtiyacı vardı. Anlaşmalı evlilik işini acilen düşünmeli ve birisini bulmalıydı. Belki de bu kişi gerçekten Yoongi olabilirdi ama ona dair hiçbir şey bilmiyordu.
Koluna dokunan elle irkilirken gözleri odak noktasını kaybetmiş, yerinde sallanmıştı. Düşünmekten ve halletmesi gereken işlerden dolayı doğru düzgün uyku bile uyuyamıyordu. Rüyalarında Seo Joon'u kaybediyordu ve bunu gerçekte de yaşamaktan korkuyordu. "Biraz uyu, ben etrafı toparlarım." dedi Yoongi. Aslında pek toparlanacak bir tarafı yoktu her yer zaten derli topluydu fakat Jungkook için kağıtlarını kaldırabilirdi. Jungkook teşekkür etti ve Seo Joon'un yanına, odasına doğru adımlarken bugünleri bir an önce geride bırakmayı diledi.
•
kitaba çocuklu yoonkook hayal ederek başladım sekiz bölüm oldu hâlâ o bölümü yazmaya gelemedim ya
çok şikayetçiyim bu durumdan neyse yapıcak bir şey yok şu an bi süre daha böyle devam edicez
bu arada kitap güncele düştü geçmiş olsun herkese final haftam da yaklaştı
ben 🤝 final haftası, üzüntü, stres, kötü olan her şey
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moonchild
FanfictionJungkook ve Yoongi kendi dünyalarında eşsiz hayatlara sahipti. Ta ki kader onları birleştirip bir hediye sunana kadar. s | 19'