eski sevgili•
Jungkook ve Yoongi aynı çatı altında yaşadıkları ilk haftalarını doldururken yetkililer ile uğraşan Minyoung aralarında en çok yıpranan kişiydi.
Aralarında en büyük olmasının verdiği stres ve aynı zamanda avukat olması olayların büyük bir çoğunluğunu halletmesi gerektiği düşüncesini vermiş, uğraşmaları sonucu gerekli olan her şeyi ayarlamıştı.
Şimdi ise sadece çocuk esirgemeden gelecek olan kadını bekliyorlardı. Bakanlık tarafından görevlendirilen kadın ilk defa eşcinsel iki bireyin velayetine baktığı için iş yükümlülüğü daha fazlaydı. Ülke çapında bu şekilde çocuk sahiplenen çift yoktu ve onun içinde bir ilk olacaktı.
Jungkook ve Yoongi'ye her an gelebileceği söylendiği için küçük olan oldukça stres altındaydı. Yoongi eşyalarının çoğunluğunu buraya taşımıştı. Sanki aylardır burada kalıyormuş izlenimini vermesi onun için çok zor olmayacaktı.
Geçtikleri bir haftada Jungkook ve küçük adamına oldukça alışmıştı. Okulundan dolayı Jungkook ev işlerine yetişemiyordu fakat Yoongi grup çalışmaları haricinde ev ile oldukça ilgiliydi. Seojoon'u arada garaja götürüp değerlendirmeye aldıkları birkaç kişi ile bile tanıştırmıştı.
Küçük adam bir numaralı Joon haricinde orada vakit geçirmekten hoşlanıyordu. Jae ile ufak atışmaları ve Namjoon ile olan ego savaşları Yoongi'yi eğlendiriyordu.
Jungkook bazı şeylerden geri kalıyormuş gibi hissetse bile Yoongi bunu ona yansıtmamaya çalışıyordu. Sonuçta öğrenciydi ve ders çalışması gerekiyordu.
Pazar sabahı kahvaltısını geride bıraktıkları vakit öğlene doğru çalan kapıyla Jungkook salonun içindeki masasından kafasını kaldırmış, Yoongi oynadığı oyunu durdurup "Ben bakarım." demişti.
Seojoon ise o sırada Jungkook'un ayaklarının dibinde oturmuş Yoongi'nin ona aldığı oyuncak gitarıyla oynuyordu.
Jungkook odaklanmak her ne kadar zor olsa bile miniğine kıyamamış ve onun sevimli görüntüsüne karşı ses çıkartmamıştı.
Yoongi, araladığı kapının karşısında gördüğü bedenle kaşlarını çatarken görevli kadın da onun kadar şaşırmış görünüyordu.
"Yoongi?"
"Yuna?"
İkili birbirini görmeyi gerçekten beklemiyordu ve Yuna, Min Yoongi isminde milyonlarca insan varken neden eski sevgilisini karşısında bulduğunu sorguluyordu.
İçeri girip "Merhaba." derken Jungkook, küçük adamını kucaklamış "Merhaba." diyerek selam vermişti. Seojoon, kollarını Jungkook'a dolarken "O kadın kim?" diye fısıldadı kurabiyesine. "Kedişim onu nerden tanıyor?"
Aynı soruyu Jungkook kendisi de içinden sormuştu fakat cevabı bilmiyordu. Gözleri Yoongi'ye döndüğünde Yoongi'nin hareketlerinin ekstra yavaşladığını görmüştü sadece.
"Ah, seni görmeyi gerçekten beklemiyordum Yoongi."
Yoongi, "Oturmaz mısın?" diye sorarken Jungkook'a dönüp "Az önce yeşil çay demlemiştim. Misafirimize ikramda bulunalım." dedi.
Kadın, gerek olmadığını belirtsede Jungkook, küçük adamını bar taburelerinden birisine oturtup, demlenen çayı kupaya doldurup sunuma hazır hale getirdi.
"Açıkçası çok şaşırdım."
Kadın şaşkınlığını tekrar belirtti. Yoongi'de ondan farksız değildi. "Devlete atandığını bilmiyordum, iş bulmana sevindim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moonchild
FanfictionJungkook ve Yoongi kendi dünyalarında eşsiz hayatlara sahipti. Ta ki kader onları birleştirip bir hediye sunana kadar. s | 19'