Yoongi koridorda koşuyordu. Uzun duvarlar krem rengine boyanmıştı ve hastalar hemşireler eşliğinde yürümeye çalışırken sadece insanlara çarpmadan varmak istediği noktaya ulaşmayı düşünüyordu. Peşinden koşan Namjoon ve Jaehyun nefes nefese kalmışlardı. Üç adamın adım seslerine karışan Namjoon'un zinciri ve etraftaki cihaz sesleri Yoongi'nin sağır olmak istemesine neden oluyordu.
Şu anda her şey batıyordu ona. Göğüs kafesinin içerisinde bir yumru taşıyordu sanki. İçten içe sıkıyor, yok olmak istemesine neden oluyordu. Miyeon, Yoongi'yi fark eden ilk kişi olurken ismiyle seslendi onun fark edebilmesi için.
"Nerede o?" Yoongi'nin titrek nefesi sorusuyla birlikte havaya karışırken Minyoung "Biraz sakin ol." dedi. "Nasıl sakin olmamı bekliyorsun Mini? Arkadaşımızın öldüğünü söylüyorsun ve sonra birde sakin olmamızı mı istiyorsun?"
Miyeon kendisinden oldukça uzun olan arkadaşına sarılırken "Yoongi burada olmamızın bir amacı var biliyorum fakat önceliğimizi olan kişiyi unutma." dedi. "Seo Joon. Şimdi sakin olmaya çalış. Söz veriyorum buradan çıkıp işleri yoluna soktuğumuzda, sinir krizi geçirsen bile müdahale etmeyeceğim."
Yoongi kafasını sallayıp en büyük ablasının kucağında uyuyan miniğe baktı. "Onun burada olması ne kadar doğru?"
"Ne yapacağımızı bilmiyoruz ama bunları konuşmak için çok erken. Hepimizin zamana ihtiyacı var. Sadece sizin arkadaşınız ölmedi." Minyoung kucağındaki miniğin saçlarını okşarken koridor başında beliren bedene baktı. "Ayrıca Seo Joon ile ilgili açıklama yapmamız gereken şeyler var. Bunun için Jungkook ve senin gelmeni bekledik."
Yoongi ilk defa duyduğu isim karşısında şaşkın bir şekilde kaşlarını kaldırmış "Jungkook?" diyerek onu tanımadığını belirtmişti.
"Benim."
Yanlarına ulaşan yorgun bedene çevrilen kafayla Jungkook da aynı Yoongi gibi ilk defa gördüğü bedeni süzmekle yetindi. "Siz kimsiniz?"
"Min Yoongi."
Jungkook kafasını salladı. "İsmini çok duydum. Daha iyi şartlar altında tanışmayı dilerdim." Resmiyeti karşısında Minyoung göz devirdi. Emindi ki bu şekilde tanışmamış olsalar Jungkook minik adamı Yoongi'nin üzerine atlar, ondan kendisine özel ders vermesi için başının etini yerdi.
"Aynı şeyi düşündüğümüzü bilmek güzel." Miyeon araya girerek "Kantine geçelim." diyerek çökmüş iki bedeni yönlendirirken Minyoung, Seo Joon'u Namjoon'un kucağına bırakıp "Bahçeye çıkalım bir sigaraya ihtiyacım var." diyerek Jungkook'un koluna girdi. Hem yürümekten zorlanan arkadaşına destek olmak amaçlı hem de birazdan söyleyeceği cümleleri kafasında toplarlayabilmek için kendini kapatmaya ihtiyaç duyduğundan dolayı.
Jaehyun ise tüm bu süre zarfında kenara geçmiş ağzını açmamak için kendi iç sesiyle mücadele içerisine girmişti. Uyuyan miniğe ve şaşkın bakışlarla arkalarından bakan sakar adamın yanına oturdu.
"Şimdi ne olacak?"
•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sonunda karşılaştılar 👌🏻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
prenses miyeon
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
işkolik hatunum minyoung
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
fırlama bebeğim jaehyun
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
