" Sen çok büyük yalancısın Jeon Jungkook, itiraf et hadi." demişti kız gülüşmelerin arasından. Masadaki herkes aynı anda kıza bakarken o gözlerini kırpamadan karşısında sırıtarak oturan adama bakıyordu sadece. Jungkook elindeki içkiyi bir kerede kafaya dikerken bakışları ona ukala bir şekilde konuşan kızı bulmuştu, ona bakarken kendini gülmemek için zor tutuyordu.
Çünkü kız sadece konuşmak için konuşan diğer aptal kızlar gibiydi
Jungkook' un gözünde.Onun söylediklerini bir kez bile umursamamıştı aynen şimdi olduğu gibi. Ondan cevap bekleyen kıza tek kelime dahi etmeden yeni bir içki alıp dudaklarına götüreceği anda elinden çekilen bardakla dişlerini sıkması bir olmuştu. " Sen!" demişti kıza doğru.
Kız içkiyi masaya dökerken Jungkook öfkeyle ayağa kalkmıştı " Sen ne yapıyorsun ha?" demişti.Kendisine gözlerindeki ateşle bakan adamdan gelen korkuyla gerileyen kız, elinde tuttuğu bardağı yere düşürüvermişti. Düşen bardakla tek bir taraftan gelen kahkaha sesi ortamdaki gerginliği ileri boyuta taşırken kız affalamıştı.
"Hadi dostum yapma o sadece bir kız." diyerek omzuna dokunan elin sahibine bakmıştı, "uzatmayalım ha?" Uzatmayalım mı ? demişti Jungkook içinden uzatmayalım ha? Gerçekten mi ?
"Ne var ki neyi uzatıyoruz biz söyler misin lütfen? " demişti omzundaki eli iterken. "Ben hiçbir şey yapmadım hem."
"Tamam dostum sen bir şey yapmadın, yapmamalısın da."
Jungkook ciddi misin der gibi konuşan adama bakarken sinirle iç çekmişti.
"Ben yalancı değilim." demişti sonra da. " O gelicek." demişti saatine bakarken, gece bitiyor olabilir ama o gelicek inanın bana."
Kız duyduklarıyla gülümserken yanakları utancından kızarmaya ve heyecandan elleri titremeye başlamıştı. "Üzgünüm." demişti kısık bir sesle. " Ben sadece uzun zaman oldu ve onun geri döndüğüne ancak kendi gözlerimle gôrürsem inanabilirim."
***
Gece..Gece gerçektende bitiyordu.
Jungkook artık içmekten bitap düşmüştü, ehh yanındakilerde ondan farksız değildi.
Jungkook kendi içinde hala olanlara inanmıyordu. Neden gelmiyordu, geleceğim derken yalan mı söylemişti yani. Kafası karışmıştı.
Kalbi ve bedeni karmakarışıktı.
Masadaki herkes sessizlik yemini etmiş gibi ona bakıyordu, belki de bir açıklama bekliyorlardı.
Neredesin?
Jungkook içinde bir yerlerde sanki o duyacakmış da cevap verecekmiş gibi söylediğinde devam etti.
Nerelerdesin?
Buraya gel ve bir şey söyle.
Ben geldim de.
Sonunda gelebildim de.
Bu bile yeter bana.
Hüzünlü bakışları masada dolaşırken içinde fırtınalar kopuyordu. Gözyaşlarını her defasında geri göndermek acı veriyordu şimdi.
"Ben.." Kelimeler boğazında düğümlenmişti devam edemiyordu. Masadaki herkes kocaman gözlerle onun dudaklarından dökülecek kelimelere odaklanmışken o konuşamıyordu. "Ben... " konuşmak şuanda gerçekleştirmesi zor bir eylemdi onun için. Kelimeler dudaklarından çıkıp kayboluyordu sanki.
Ve herkes şaşkınlık içinde onu bekliyordu.
"Bir şeyler ters gitmiş olmalı. " dedi Jungkook tek bir nefeste. "O gelemeyecek."
Masadaki herkes ama herkes onun söyledikleriyle yıkılırken Jungkook gitmek için ayağa kalkmıştı. Bir an önce gitmeliydi, daha fazla küçük düşemezdi onların gözleri önünde.
Heyecanlı kocaman gözlerin yerini soğuk bakışlar alırken Jungkook daha fazla burada duramayacağını anlamıştı. Bitmişti onların gözündeki itibarı şimdi yerlerdeydi.
Jeon Jungkook, bir kere daha bitti diye düşündü içinden. Her şey hemde her şey tam anlamıyla bitti.
Bitiyordu...
Bir şey yapmam gerekiyor diye düşündü içinden. Onun yerine.
Jeon Jungkook tüm bunları düşünürken beklenmedik bir şey oldu.
Beklenmedik inanılmaz bir şey.
Herkes, masadaki telefona bakıyordu şimdi, onunla birlikte herkes. Jungkook, gergin ortamı bölen telefon sesiyle kendine gelmiş ve masaya doğru uzanmıştı. Ekranda ismi olan numarayı görür görmez kalp atışları hızlanmaya başlamıştı.
Ama yinede aramayı cevaplamak yerine reddetmeyi seçmişti. Kendi içinde ona karşı öfkeyle dolu olduğundan sesini dahi duymak istemiyordu.
Jeon Jungkook, onun sesini duymamak için telefonunu kapatıyordu ama bu hiçbir şekilde az sonra olacaklara engel olamamıştı.
Çünkü tüm çığlıklar barın giriş kapısına yaslanan bedene geliyordu, herkes çıldırmış bir şekilde bağırırken o mükemmel bedenini kapıya yaslamış ve sadece tek bir kişiye bakıyordu.
Jeon Jungkook' a.
"Demek beni görmezden geliyorsun Jeon Jungkook? " demişti ona sırtı dönük bir şekilde duran bedene. "Gelebilirsin tabi, ama ben sözümü tuttum. " dedi ve ona doğru adımladı.
Jeon Jungkook sol tarafında bir hareketlenme hissederken bedenini taşıyamıyordu.
"Ve işte buradayım."
Jungkook gözlerini sıkıca kapatıp yumruklarını sıkarken, onu tekrarlamıştı.
İşte buradasın, beni bitirdikten sonra hemen arkamda kalıyorsun.
Ben burada bitiyorken sen hemen arkamda beni izliyorsun, sevgili Park Jimin.
Bölüm Sonu
Ayy çok kötü oldum bende aynı Jungkook gibi. Walla işler iyice rayından çıktı gibi duruyor ama çıkmadı merak etmeyin çünkü ben kullanıyorum arkadaşlar treni onun için sakin kalalım ve bekleyelim. Birkaç bölüm sonra olayların içine iyice gireceğiz emin olun.. Yorum yaparsanız mutlu edersiniz beni gerçekten .. Merak ediyorum düşüncelerinizi... Sizi seviyorum ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finifugal|hopemin
Fanfiction"Jimin, söylediğin her şeyi yapacağım, lütfen." "Hoseok, bana 'lütfen' dersen her şeyi yaparım."