Kan...
Soğuk ve sıcak kanlar, benim tatlı atışlarım onları her bir yana bulaştırıyor ve gecemi zevkli hale getiriyordu. Her şeyi seviyorum ben. Hemde her şeyi..
Ama bu dünyada bana en çok mutluluk veren şey zenginliğimdi. Çünkü eyer elinde paran varsa o zaman sihirli bir anahtarında var demektir. Benim için zenginlik öncesinde bir hayal iken şimdi gerçek oldu.
Bunun için savaşmak..
Para için akıl almaz işlerin içine girmiştim, ne kadar para o kadar anahtar demekti benim için. Şimdi mutluyum evet.. Çok ama çok mutlu.
'' Daha hızlı. '' Arkamdan gelen sesleri umursamadan ateş etmeye devam ediyordum. Daha fazla kan akmalı evet daha fazla. '' Hoseok!! Duymuyor musun? '' aynı ses kulağımın dibinde yeniden tekrarlanınca dişlerimi sıkıp elimdeki silahı bu sefer hedeften çekip dibimdeki namjoon'a doğrultmuştum.
'' Seni dinliyorum sevgili Namjoon. '' ses tınımdaki tehditkar ton hoşuna gitmemişti ne diyebilirim ki iş üzerindeyken defalarca bana ne yapacağım hakkında emirler vermemesini milyon kez söylememe rağmen yinede anlamayan bir adamla çalışıyordum. '' Konuşsana aptal. ''
'' Hoseok, her zaman beni yanlış anlıyorsun. '' Silahımı alnına biraz daha bastırmış ve ona doğru eğilmiştim, çok fazla konuşuyordu. Gereksiz... '' Ne zaman öğreneceksin merak ediyorum.'' Sesimde ki tını daha da korkunç bir hal alırken boşta kalan elimle arkasında kalan duvara sertçe vurmuştum.
'' Neyi ? '' demişti namjoon yutkunarak , korkuyordu. Biliyordum. Ama amacım bu değildi ki. '' Şimdi ilk kuralı sana yeniden hatırlatacağım tamam mı ? '' söylememle birlikte kafasını hızla aşağı yukarı sallamış ve ben içimden kahkaha atmıştım. '' İlk kural: Asla bana ne yapacağımı söyleme! '' Evet bu asla bir kural olamazdı, bu sadece bir emir olabilirdi.
Ama namjoon farklıydı.
O aptaldı ve ben asla bir aptala emir veremezdim.
Bu fazla acımasız olurdu.
Şimdilik kurallar koysakta yeterdi.
Bu ilk kural : Asla Jung Hoseok 'a ne yapacağını söyleme.
***
'' Heyy! Geleli neredeyse yarım saat oldu ama bakan yok.'' Sinirle barmen 'in olduğu tarafa bağırınca tüm masadakiler bana bakmaya başlamıştı. '' Hoseok sussana lütfen bak sayende tüm gözler üzerimizde. '' Namjoon söylediğinde hahlamıştım. '' Ciddi olamazsın, dur bakayım. '' diyerek ayağa kalkmış ve etrafa öldürücü bakışlarım ile süzmüştüm. Herkes gözlerimdeki silahı görmüş ki anında kafalarını içkilerine çevirmişlerdi. Alayla gülüp masama oturmuştum.
'' Bak gördün mü demek ki herkes yaşamayı seviyor. '' demiştim gülüşlerimin arasından. '' Herkes ölümden korkar namjoon biliyorsun değil mi ? '' deyip bakışlarımı ona çevirmiştim, cidden yerinde buz kesilmişti. O bile etrafa yaydığım korkudan etkilenmişti.
'' Affedersiniz?'' Bulunduğumuz masaya korkak adımlarla siyahlar içinde bir adam girince dikkatimi namjoondan çekip ona vermiştim. '' Ben Kim Seok Jin buranın sahibiyim sizden içtenlikle özür diliyorum sesiniz odamdan bile duyuldu. '' İçimden hahlamıştım, tabiki o kadar iyide bir sesim vardır işte. Başımı onu dinlediğimi belli edercesine sallayıp devam etmesini beklemiştim.
'' Çalışanlarımdan ikisi hasta olduğundan müşterilerle ilgilenen tek bir çalışanım var ve haliyle servis biraz ağır işliyor. '' Göz ucuyla etrafa bakan adam mahcup sesiyle bir an olsun beni vicdana getirecekti ki o anda yanımıza ondan daha genç ona göre daha beyaz giyinmiş sarışın bir çocuk geliverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finifugal|hopemin
Fanfiction"Jimin, söylediğin her şeyi yapacağım, lütfen." "Hoseok, bana 'lütfen' dersen her şeyi yaparım."