13~ Beni affedebilir misin? "

84 8 1
                                    


Hoseok

Başlangıçlar gözümde hiçbir zaman büyük bir olay olmamıştı. Benim için aşk denilen o küçük duygu fırtınası sadece basit bir olaydı. Ben aşkı bilmiyordum, o duygunun ne hissettirdiğini anlamıyor, önemsemek dahi istemiyordum.

Çünkü ben aşık olamazdım.

Benim için aşk..

Benim için aşık olmak söylendiğinde kulağa şaka gibi gelen bir olaydı işte.

Ben aşık olamazdım, ondan önce gözlerimde beni ele geçiren meşgul eden başka bir şey vardı çünkü.

Aklımda beni kalbimi dinlemeyi reddetiren başka bir şey bu.

Bunu her seferinde kendime hatırlatıp isteklerimi kenara ittiren o yakıcı his bedenimde yeniden baş gösterince dudaklarını öpen dudaklarımdaki hareketlilik bir anlığına kesildi ve gözlerimiz yavaşça açılırken birbirimize bakmaya başladık.

Siyah' ın en yoğun haline sahip gözlerine bakarken yutkunamadan edemedim, ona yakın olmak gözlerinin içine bakmak beni nefessiz bırakıyordu.

"Gözlerin..." dedim yutkunurken. "Bakışlarımı gözlerinden alamıyorum." Ona bakmaktan bir saniye bile kendimi alamıyor, ona daha çok bakmak istiyordum. Onu daha çok istiyordum.

Bana gözlerini kısarak bakmaya devam ederken ensemdeki tutuş kaybolmuştu, o el şimdi dudaklarıma dokunuyordu, baş parmağı nazikçe üst dudağımı okşuyor, o bunu yaptıkça ben daha çok yutkunuyordum.

"Gidelim buradan." demiştim tek solukta." Başka bir yere gidelim, sadece ikimizin olduğu bir yere."

Sadece onun ve benim olduğum bir yere.

***

"Daha önce karşılaşmıştık, beni hatırlıyor musun ? " demiştim arkamdan kapıyı kapatırken. Kimseye farkettirmeden barın boş odalarından birine girmiştik. Temkinli olmaya çalışsamda burada Seokjin' in barındırıyor olduğu piçler vardı ve ben onlara asla koz vermek istemiyordum.

Bunun için bu işi kısa kesip defolup gitmek istiyordum.

Fakat arkamı dönüp baktığımda bu düşünceye sahip olan tek kişi olduğumu düşünmüştüm.

Birisi burada biraz daha vakit geçirmek istiyordu.

"Sen..." demiştim ona doğru yürürken. "Beni hatırladın mı?" Kapının hemen sağında kalan tek kişilik bir yatakta sırt üstü uzanmış tavanı izlerken evet dercesine mırıldandı. " Ama hiç bu kadar yakından görme fırsatım olmamıştı."

"Bu ne demek oluyor?" demiştim.
"Daha öncede burada bulundum ve seninle oldukça yakındık hemde." Şaşkınlık içinde ona bakıyordum ne demeye çalışıyordu daha önce onunla bu barda bulundum. Nasıl aksini iddia edebilir.

"Sen Park Jiminsin." dedim ve tavanı izleyen yüzü şaşkınlığı da içerisinde barındıran bir heyecanla yüzümü buldu. Bedeni hızla yatakta oturur vaziyete gelirken gözlerimin içine bakmaya başladı. "Evet. Evet ben Park Jiminim. " dedi heyecanla. " Park Jimin benim."

"Biliyorum."dedim. "Seokjin söylemişti." diyede eklemiştim. "Bende Hoseok." demiştim sonra. "Jung Hoseok. " Anladım der gibi başını sallamiştı.

"Park Jimin?" demiştim yeniden ona bir adım yaklaşıp. "Adımı bilmediğin için görünüşüm aklinda kalmamış olabilir şuan için bunun bir önemi de yok zaten ama haftalardır seni arıyorum ve sonunda buldum."

Şaşkınlıkla yüzüme bakmaya başlayınca uzatmadan konuya girdim.

"Sen haftalar önce bu barın koridorunda silahla bir adamı vurdun ve tek şahidiniz bendim. Bu olay beni öylesine etkilediki her gece rüyamda bu sahne sürekli canlanıyor ve sen bana sürekli aynı cümleyi kuruyorsun ve ben tam o anda kabustan uyanıyorum.

Finifugal|hopeminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin