Anlar vardır.
Aklınızdan hiç çıkmayan ve sizi hiçbir zaman terk etmeyen anlar... Her bir detayını sanki dün gibi hatırladığınız gözlerinizi bir sıkışınızda sizi korkudan titreten olayların yaşandığı zamanlar.
Şuan da olduğum an geçmişin değildi.
Şuan da bulunduğum an dünün de değildi.
Şimdi.
Şuanda..
Yaşamış olduğum zaman diliminde geçen her saniyem her anım benim şimdi yaşanıyordu.
Refleks olarak geri adımlamama engel olamamıştım, tek yaptığım sadece geriye gitmek. Gözlerim hala odağını kaybetmemişken ben gidebildiğim kadar değil yavaş yavaş ilerliyodum. Neden ?
'' Bu.. '' demiştim bakışlarımı yerde yatan adamdan kaldırıp ona bakarken. Hala inanmıyordum bir kaza olmalıydı. O fazlasıyla masum görünümlü bir tipti. Bunu o yapmamıştı, yanlışlıkla olmuştu ve evet ben aklımda bu şekilde bir senaryoya inandıracaktım. Evet.
'' Bunu sen yapamazsın.'' Dedim düşüncelerimden sıyrılıp. '' Kesinlikle bir yanlış anlaşılmanın ortasında kaldım. '' kendi söylediklerimi kendim dinliyor hissene kapılıyorken onun yüzündeki sırıtış daha belirgin bir hal almıştı. Elindeki silahı kıvrak bir hareketle beline yerleştirip olduğu yerden beni dinliyor hiçbir şekilde cevap vermiyordu.
Yüzündeki ifadeyi seyretmek bana ne kadar korku verse de oradan gitmek istememiştim. Sırıtışı kahkahaya dönüşürken kaşlarım şaşkınlıkla yukarı kalkmıştı. '' Onu ben öldürdüm ve sen tek şahidimsin. '' dedi kahkahalarının arasından. Sonunda sessizliğini bozmasına mı yoksa bana tehdit edercesine cevap vermesine mi şaşırmalıyım, ikilemde kalmıştım.
Ama ben yinede şahit kısmından ilerleyecektim.
'' Bak ben olayın bitiminde ortaya çıkan bir karakterim nerden şahit oluyorum ha ? '' demiştim tüm ifadesizliğimle. Ani bir cesaret patlaması falan değildi yaşadığım. Bu bendim. Gerçek ben. Ama o bir şeyler karıştırıyordu. '' Adamı bir canlı iken gördüm bir cansız o kadar. ''
'' Aptal mısın? Yoksa numara mı yapıyorsun sen.'' Demişti tüm ciddiyetiyle.
'' Doğrulamak istersen eyer olayları senin üstünde canlandırabiliriz.''
Söylediğinde İfadesiz suratım şekil değiştirirken o bana doğru adımlıyordu.
'' Sadece söyle gerisini ben hallederim. '' dediğinde aramızda olan mesafe bir adım uzaklığındaydı, nefesi vücudumu titretirken olduğum yerde dikleşip yüzlerimizi aynı hizaya getirmiştim ve o yüzünü yüzüme yaklaştırırken nefesimi tutmuş bir sonraki hamlesini beklemeye başlamıştım.
'' Bakışlarım... '' diye fısıldamıştı boğuk bir ses tonuyla. Titremiştim. Gözlerini gözlerime sabitleyip bana donuk bakışını sunarken düşündüğüm tek şey siyahın nasıl bir anda gözlerini esir aldığı. Koyu bulutlar gözlerini ele geçirmiş gibiydi onda gördüğüm tek şey siyahtı.
'' Ç- çok yakın...'' demiştim nefes alamıyordum. '' Göremiyorum.'' Bir ve iki. Nefesim hala düzenli değil ki.
'' Şhhh. '' demişti işaret parmağıyla beni susturup, '' Bu benim, gerçek olan ben. Bu bakışlar benim gerçek olan benim.'' Söyledikleri üzerine dudaklarımı aralamıştım. '' Sadece ben bu şekilde bakabilirim; bakışlarım asla bir anlam ifade etmeyecek.'' Bir adım gerilemiş ve onu da beraberimde sürüklerken hala anlam veremiyordum söylediklerine. '' Benimle karşılaşıncaya kadar bu sırrı tutman gerekiyor.''
Sırtım duvarla buluşuncaya kadar geriye adımlamıştık ikimizde, sonunda durmuş ve yeniden yüzlerimiz hizalanınca hiç düşünmeden aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim. '' Bu bir sır değil, asla da olmayacak. Bir adam öldü ve onu kimin öldürdüğünü ikimizde biliyoruz. ''
'' Çok güzel bir sesin var biliyor musun? '' demişti birden afallamıştım, '' Ama ne var biliyor musun? Öfke kendini geride bırakınca bana ikinci kez cevap vermen mümkün olamayacak. '' dediğinde gülmüştüm. '' Ne demeye çalışıyorsun, söylediklerin o kadar anlamsız ki hiçbir şey..Tek kelime dahi anlamıyorum.''
'' Çok basit.. '' demişti. Beni aydınlatmaya çalışıyor gibiydi. . '' Bakışlarım.. Beni bulman için sana verdiğim tek ipucu. Başka bir şey olmayacak. Sonrası olmayacak.'' Ağızım açık ona bakıyor ve söylediği her bir kelimede anlam aramaya çalışıyordum.
'' Pes ediyorum nesin sen ha? '' demiştim sert bir ses tonuyla. '' Nesin ki benimle bu şekilde konuşmaya cüret ediyorsun.'' Bu kadarı fazlaydı, benim kim olduğumdan habersizdi.
'' Gece... Bu gece, seninle bir sonraki karşılaşmamızda gerçekten kim olduğumu öğreneceksin ama önce.... '' diyerek gözlerini kapamış ve beni iyice duvara bastırmıştı. Kalbim üzerime yığılan ağırlığı ile son hız atarken alnını alnıma bastırıp nefesini dudaklarıma vermişti.
Bedenim ağırlığı ile dibe çökmek üzereyken son anda dikleşip omuzlarından tutuvermiştim. '' Kendine gel!'' diyerek bedenini ileri geri sarsmaya başladığım sırada beni kollarımdan tutup kendine çekmiş ve sertçe duvara itmişti.
Sırtımdaki tarif edilemez ağrı beynime işlerken o dudaklarını kulağıma yaklaştırıp bana az evvelki ağrıyı unutturacak cümleyi sarf etmiş ardından dizlerinin üzerine yığılıvermişti.
'' Erosu bulmalısın..''
Bölüm sonu
Evet .... Nedense üzerimden bir yük kalkmış gibi hissediyorum çünkü gerçekten başlayıp bir an önce olaylara giriş yapmak istediğim bir hikayeye başladım. Vakit bulmak çok zor çünkü aynı anda bir çok şeyi yetiştirmem gerekiyor. Ama fırsat buldukça bölüm atacağıma emin olabilirsiniz. Sabrınız için şimdiden teşekkür ederim. Okurken lütfen eğlenmeye bakın sonuçta ilk hikayem ve hatalarım olabilir. Sizi seviyorum ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finifugal|hopemin
Fanfiction"Jimin, söylediğin her şeyi yapacağım, lütfen." "Hoseok, bana 'lütfen' dersen her şeyi yaparım."