sabah kalktığımda dün yaşadıklarımın aklıma gelmesiyle derin bir iç çektim.
çok saçma ve yanlıştı.gözümü odada gezdirdiğimde momo'ya dair hiçbir şey bulamadım.
yattığım koltuktan kalkıp odama gittiğimde de yoktu sanırım ben uyurken gitmişti.yanımda duran komodinin üzerinde bir not buldum.
giderken uyuyordun seni uyandırmak istemedim dün benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim dahyun.
- momo
aslında ben uyurken gitmesi iyi olmuştu, onun yüzünü görmeye henüz hazır değildim.
her ne kadar ilk öpen ben olmasam da sevgilisi varken bunu yapmamız yanlıştı işte.
muhtemelen sarhoş olduğu için kendini kaybetmişti ve kendine geldiğinde bundan pişman olacaktı.hafta sonu olduğuna şükrettiğim bir zamandı çünkü kendimi hiç işe gitmeye hazır hissetmiyordum. onun yerine tüm günümü film izleyip kahve içerek geçirmek istiyordum.
ama yalnız olmak istemediğim için jinyoung'a mesaj attım ve cevap vermesini beklerken banyoya girdim.
umarım gelirdi.**
ne zaman jinyoung'u çağırsam sabah gelip akşam giderdi ve ben de bundan oldukça memnundum. en azından yalnız hissetmiyordum ve arkadaşım beni öyle hissettirmemek için elinden geleni yapıyordu, ona minnettardım.
ayaklarımızı koltuğa uzatmış bir yandan cips yerken bir yandan da filmdeki aptal baş karakteri eleştiriyorduk. ne zaman film izlesek konuşmadan duramazdık e böyle olunca da filme çok odaklanamıyorduk ama olsun onunla film hakkında konuşmayı seviyordum.
jinyoung birden kenarda duran kumandayla televizyonu kapatıp bana döndü.
"bana anlatmak istediğin bir şeyler var gibi dahyun. bugün daha durgunsun."
tam 'yoo' diyecekken beni susturdu:
"hayır falan deme sen benim dostumsun ve seni çok iyi tanıyorum. bir şey demek isteyip diyemiyormuşsun gibi bir halin var."
gözümü devirip neden beni bu kadar iyi tanıdığını sorguladım.
ve dün olanları anlatmayı bitirdiğimde bir süre bir şey söylemedi."onu cidden anlayamıyorum. seni seviyorsa neden terk etti ve başkasıyla sevgili oldu? üstelik seni öpmüş şu saçmalığa bak."
"sarhoştu ya ondandır."
"bana pek öyle gibi gelmedi." diyince halının deseninde gezinen bakışlarımı ona çevirdim.
"ne demek istiyorsun?"
"o da seni hala aklından çıkaramamış demek istiyorum." dedi iki elini yanaklarıma koyup sıkarken.
onu kendimden uzaklaştırmaya çalışırken "SAÇMALAMA" diye bağırdım."olanların en mantıklı açıklaması bu canım arkadaşım."
hiç de bile, öyle olsaydı bırakmazdı beni.
"bak şuraya yazıyorum ya bugün ya yarın seni tekrar görmek için başka bahane bulacak ve o zaman haklı olduğumu anlayacaksın." dedi sırıtıp.
e hadi canım.
**
sonraki bölüm momo'dan olacak
(◍•ᴗ•◍)