kapımın önünde onu görmemle sinir katsayım iyice artmıştı. hala utanmadan evime geliyordu yüzsüzlüğüne şaşıp kalıyordum.
"ne işin var senin burda?!"
bakışlarını yerden çekip direkt yüzüme baktığında bir an bocalasam da bu birkaç saniye sürmüştü.
"karşındaki daireye taşındım da-"
"NE? BİR DE UTANMADAN KOSKOCA SEUL'DE BENİM KALDIĞIM APARTMANA MI TAŞINDIN SEN NASIL BİR İNSANSIN-"
"önce beni bir dinlesen?" dedi nefes nefese. "odamdaki dolabın yerini değiştirirken kapağı yere düştü ama kenarı ayağımı çizdi de ilk yardım setin varsa kullabilir miyim?" o söylemese topalladığını o anki sinirimden fark etmemiştim bile. eğilip ayağına baktığımda çiziğin çok da küçük olmadığını fark ettim. kenarlarına peçete koysa bile kanaması durmamış gibiydi.
"geç içeri." dedikten sonra kolundan tutup içeri soktum ve kapıyı kapattım.
ilk yardım dolabından malzemeleri çıkartırken bir yandan ona hala kızgındım bir yandan da neden buraya taşındığını anlandıramıyordum. ben ondan uzaklaşmak istedikçe dibimde bitiyordu resmen.
malzemeleri alıp yanına oturduğumda evimi inceliyordu.
yerdeki şişeyi ve koltuktaki kitaplarımı gözüyle işaret ederek "hala eskisi gibi dağınıksın." dedi hafifçe gülümserken.
"evet çok dağınığım hem de çok. dağıldım ben her yönden." dedim yapay bir şekilde gülümseyip alkollü bezi kutudan çıkarırken.
her ne kadar ona bakmasam da bakışlarını üzerimde hissediyordum.
"neden hastaneye gitmedin de bana geldin?"
bakışlarını benden çekip halıya çevirdi.
"biliyorsun hastanelerden nefret ederim." alkollü bezi yarasına değdirdiğimde gözünü kapatıp dudağını ısırmaya başladı.
ben koltuğa koyduğu ayağına eğilip yarasını sararken o da bakmak için eğildiğinden nefesini yüzümde hissediyordum. uzun zaman sonra ona bu kadar yakın olmak öyle değişik hissettiriyordu ki gerginlikten ellerim titriyordu.
titreyen ellerimin üzerinde onun ellerini hissedince bir an duraksadım.
"teşekkür ederim dahyun."
"senden mikrop kapıp ölmeni isteyecek kadar nefret etmiyorum merak etme." dedim elimi ellerinden çektikten sonra.
"japonya'dan ani bir kararla buraya dönünce ev de kiralamayı akıl edemedik nayeon'un abisi burayı önermişti de ev sahibi de iyi biri çıktı zor durumda olduğumu görünce aynı gün taşınmama izin verdi. burada yaşadığını bilmiyordum dahyun sen olmasaydın da bu kapıyı çalıp çıkan kişiden ilk yardım seti isteyecektim. seni rahatsız ettiysem kusura bakma." dedikten sonra koltuktan destek alarak ayağa kalktı.
nayeon dediği sevgilisiydi herhalde.
"tamam bu kadar açıklamaya gerek yoktu. sen ne olur ne olmaz yarın hastaneye git mikrop kaparsa kötü olur."
"denerim." dedi dudağını büzerek.
tanrım, çok tatlıydı. lanet olsun.
ben dudaklarına bakmaya devam ederken bana doğru adım atıp aramızdaki mesafeyi azaltınca birden irkildim.
o ise yüzüne yine o öldürücü gülümselerinden birini kondurup gözüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. aramızdaki tehlikeli yakınlık bana eski günleri hatırlatmaya devam ediyordu.
ama çok şey değişmişti artık hiçbir şey eskisi gibi değildi.
tam ben kendime gelip geri çekilecekken kulağıma yaklaştı.
"hala eskisi gibi çok güzel kokuyorsun."
ben arkasından aptal aptal bakarken o ise çoktan kapıyı kapatıp gitmişti.
bu kızın bana hissettirdiklerinden nefret ediyordum.
**
SAĞLIK BİLGİM SIFIR (0) OLDUĞU İÇİN O KISMI YAZAMADIMM LÜTFEN TAKMAYIN FHDFJDHFKJEHE