medyadaki şarkıyla okuyabilirsiniz<3
patronum bize son kez bakıp 'kolay gelsin diyerek kafeden çıktığından beri jinyoung'u görmüyordum.
şuan canım çok sıkılmıştı ve laflayacak birilerini arıyordum ama jinyoung mutfakta yoktu.
ve zaman ilerledikçe yorulmaya ve agresifleşmeye başlıyordum.
evet işim çok zor bir iş olmayabilirdi ama bunu saatlerce yapınca sinir bozucu olabiliyordu.
tabiki iş bulduğuma şükrediyordum sonuçta iş bulmak kolay bir şey değil.ama bazen acaba okusaydım hayatım nasıl olurdu diye de düşünmeden edemiyorum.
babam denen adam hayatımı dolaylı yoldan mahvetmişti.kafamda bu düşüncelerle bardakları düzenlerken jihyo'nun sesiyle kendime geldim.
"ah siktir!"
kafenin girişine öylece bakıyordu ve bu beni korkutmuştu. çok geçmeden ben de o tarafa baktım ve neredeyse kalbim duruyordu.
önce algılayamadım ve hayal gördüğümü sandım.
fakat chaeyoung yanıma gelip destek verircesine omzumu sıkınca hayal olmadığını anladım.3 yıl önce beni terk edip giden kişi şuan tam da karşımda duruyordu.
hem de yanında kısa boylu bir kadınla.neden onca yıl sonra tam da ben onu unutmuşken tekrar gelmişti ki ?!
seuldeki o kadar kafenin içinde benim çalıştığım kafeye gelmesi çok saçmaydı.
yıllar sonra, beni terkettiği yere yanında başka bir kızla dönmüştü tam bir yüzsüzlük abidesiydi.parmaklarımla masada gergince ritim tutarken jihyo destek vermek istercesine hafifçe omzumu sıktı.
neden herkes bunu yapıyordu?
onu 3 yıldır görmemiştim ama hala aynıydı.
yanındaki kızla kapıya yakın masalardan birine oturmuştu. kalbim öylesine hızlı atıyordu ki göğüs kafesim patlayacak sandım. yanağımın içini ısırmaya başladım bu gergin olunca yaptığım bir alışkanlıktı.koyu siyah saçları omuzlarına dökülüyordu. üzerinde de vazgeçemediği deri ceketlerinden biri vardı.
her zamanki gibi güzeldi.
ve bu acıtıyordu.gözleri sipariş vermek için birilerini ararken beni bulduğunda bir an duraksadı. bense hiç hareket etmeden onun o özlediğim gözlerine bakıyordum.
en sonunda bakışlarını çekip önüne döndü.
"sen burada dur sipariş almaya ben giderim." diyen jihyo'nun kolunu tuttum.
"ben giderim sorun yok."
"bak istersen-"
"sorun yok, gerçekten yapabilirim."yine yalan söylüyordum.
**
beni terkettiği yetmezmiş gibi benim çalıştığım yere üstelik yanında bir kızla gelen eskiden sevdiğim (!) hirai momoya sert bir şekilde bakmaya başlamanın üzerinden neredeyse 5 dakika geçmişti ama ben hala ona bakıp nerede hata yaptığımı düşünüyordum.
hiçbir şey olmamış gibi koşarak yanına gidemezdim herhalde.
arkamda duran jihyo yavaşça koluma vurdu.
"hadi artık dahyun kaç dakika daha onu öldürecekmiş gibi bakmaya devam edeceksin? siparişini almaya gitmeyeceksen chaeyoung gidiyor bak.""yok ben giderim hatta bak gidiyorum."
derin bir nefes alıp oturdukları kapıya yakın olan masaya doğru yürüdüm.
"jaebeom yok mu?" dedi yanındaki kız. demek ki patronumu tanıyordu.
"yaklaşık yarım saat önce çıktı." dedim soğuk bir sesle.
"hımm tamam."
"siparişinizi alayım." derken ne kadar yapmacık güldüğümü yoldan geçen biri bile anlardı.
bakışlarım yanındaki kızda değil de direkt ondaydı kızın siparişini yazıp tekrar ona bakmaya devam ettim.
bakışlarımdan rahatsız gibi görünüyordu (ki amacım buydu zaten)"tiramisu ve mocha alacağım." yıllar sonra onun sesini tekrar duymak tüylerimi diken diken etmişti.
"başka bir isteğiniz var mı?"
"yok teşekkürler" dedi adını bilmediğim yanındaki kız.
yanağımın iç kısmını ısırıp son kez onun o güzel gözlerine baktım ama o bana bakmayıp telefonuyla uğraşıyordu.
senden cidden nefret ediyorum hirai momo.
**
"kız yüzsüzlüğün kitabını yazdı resmen. terk ettiğin eski sevgilinin çalıştığı yere başka biriyle gelmek ne tanrı aşkına? üstelik onca yıl arayıp sormayan biri yani."
"o kızla nasıl gülüştüğünü gördünüz mü? kim bilir dahyun burda kendi kendini yerken o daha kimlerle böyle gülüşüyordu!"
chaeyoung ve jihyo'nun momo hakkında çemkirmelerini hiçbir şey demeden dinliyordum.
diyecek bir şeyim yoktu o kişiyi hayatımdan çıkaralı 3 yıl olmuştu.
kiminle ne yaptığı umrumda değildi.yalancı
"eee hiçbir şey demedin mi ona?" diye sordu yeni gelen siparişleri hazırlayan jinyoung.
başımı olumsuzca salladım.
"çoktan hayatımdan çıkmış birine ne diyebilirim ki?"
"sen de haklısın, aradan yıllar geçti tabi ona takılı kalacak halin yok ya unutmuşsundur bile." dedi elini omzuma koyup.
lanet olsun ki bunu kendime itiraf etmek ne kadar zor olsa da unutamamıştım...
keşke o 3 yılda onu cidden unutmuş olsaydım. fakat yıllar geçmesine rağmen kimse kalbimi onun kadar hızlandıramamıştı.beni çoktan unutmuş olan biri için bu kadar üzülmem normal miydi?
beni çoktan unutmuş birini bu kadar çok sevmem normal miydi?**