1 hafta sonra
momo'nun bana her şeyi anlatmasının üzerinden 1 hafta geçmişti ve o süre boyunca aramızda bir mesafe vardı şaşırtıcı olansa bu mesafeyi koyan ben değildim.
normalde onu affetmek ya da eskisi gibi olmak aklımda olmayan bir şeydi ama onu seviyordum ve tabiki durumuna üzülüyordum.
ailesi onu evlatlıktan reddetmişti, nayeondan da ayrıldığı için kalacak yeri yoktu. yaşadığı evi nayeon yardımıyla aldığı için taşınmaya karar vermişti.bunu bana her şeyi anlattığı günün ertesi günü tesadüfen kapıda karşılaştığımızda eşyalarını kolilenmiş halde görünce anlamıştım.
sorduğumda ise yakında buradan taşınacağını söylemişti. o günden beri onu görmüyordum.
o zaman ona gitme diyememiştim. bunu demeye hakkımın olduğunu da düşünmüyordum. ama bir yandan da japonyada nerede yaşayacağını nasıl geçineceğini düşünmeden de duramıyordum.çalışırken bile hep aklımdaydı.
"dahyun yarım saattir çayını karıştıyorsun iyi misin daldın gittin." diye soran chaeyoung'a başımı sallayarak cevap verdim.
"onu düşündüğünü biliyorum dahyun seni o kadar da tanıyorum yani."
"hıhım.. bir yandan gitmesini isterken bir yandan da istemiyorum. ama ona kal demek de istemiyorum kafam çok karışık " dedim hala çay kaşığıyla oynarken.
o sırada kolumdan tutup beni durdurdu."sana şöyle söyleyeyim daha sonradan neden bunu yapmadım diye pişman olacağına yapıp pişman olmak daha mantıklı değil mi? yani demem o ki nasıl hissediyorsan öyle davran kendini şartlama. geçmişte olan geçmişte kaldı her şeye yeniden başlayabilirsin tekrar mutlu olabilirsin. senin mutlu olman en önemli şey bunu sakın unutma." bir yandan chaeyoung'u ilk defa bu kadar ciddi gördüğüm için şaşırırken
bir yandan da söylediklerine hak veriyordum.en azından yapmadığım için kendimi yiyeceğime istediğim şeyi yapmak daha iyiydi.
artık ben de nasıl hissediyorsam öyle davranacaktım."teşekkür ederim chae iyi ki varsın." diyerek yanağına bir öpücük kondurduğumda gülümseyip "sen de " dedi.
arkadaşlarımı cidden seviyordum.
**
momo karşımdaki dairede yaşıyordu ama onu özlüyordum çünkü doğru düzgün göremiyordum. acaba kalacak yer ya da iş mi arıyordu?
onun hakkında kaçırdığım her şeyi öğrenmek istiyordum.
3838393. kez kapının deliğinden gelip gelmediğine bakarken artık beklemekten sıkılmıştım.tam pes edip duşa girmeye karar vermişken duyduğum sesle delikten bakmak için koştum.
tahmin ettiğim gibi gelmişti. üstelik çok yorgun gözüküyordu. çok yavaş hareketlerle kapısını açarken birden kapımı açtım beni görünce şaşırmıştı.
ifadesiz yüzünün yerini şaşkınlık alınca kendimi açıklama ihtiyacı hissetmiştim.
"ha şey ben de çöp atacaktım tesadüfe bak seninle karşılaştık." dedim gülümseye çalışarak.
"iyi akşamlar dahyun." tam kapısını kapatıyordu ki elimle durdurdum.
"tamam tamam bu yalandı, aslında seninle konuşmak istiyordum."
"çok yorgunum dahyun anlıyorsun değil mi? senin beni azarlamanı duymak istemiyorum. dün uyuyakaldığım için bana içinden gelenleri söylemedin biliyorum ama duymak istemiyorum. beni burda görmekten rahatsız olduğunu da biliyorum merak etme iş bulur bulmaz buradan taşını-"
"seni seviyorum."
"ne?" yüz ifadesi değişirken dediğimi tekrar ettim.
"seni seviyorum momo hem de tekrar gitmeni kaldıramayacak kadar." ona doğru bir adım atıp dudaklarımı özlediğim dudaklara bastırdım.
bana karşılık vermeye başlayınca elimi ensesine koyup öpmeye devam ettim.ilk defa verdiğim bir karardan bu kadar emindim.
onu seviyordum ve gitmesine bir daha izin vermeyecektim.**
tam olarak istediğim duyguları hissettiremesem de bu uzun zamandır yazmak istediğim bir ficti. isteğe göre özel bölüm yazabilirim belki :"
diğer ficlerimde görüşmek üzere <3