Çete, Her Şeyden Önce Gelir

349 39 106
                                    

ŞİROİVA LİSESİ, 4-B SINIF ÖĞRENCİ LİSTESİ

1. Jackson
2. Miniju
3. Sehun
4. Sana
5. Taemin
6. Yerim
7. Jin
8. İrene
9. Jungkook
10. Miyeon
11. Taehyung
12. Eunha
13. Hanbin
14. Nancy
15. Solar
16. Suho
17. J-hope
18. Mina
19. Yoongi
20. Hwasa
21. Jongin (Kai)
22. Momo
23. Rosé
24. Wendy
25. Daehyun
26. Tzuyu
27. Namjoon
28. Somi
29. Jennie
30. Lalisa
31. Felix
32. Ryujin
33. Jimin
34. Yoona
35. Hyunjin
36. Yuna
37. Jisoo
38. Joy
39. Bambam
40. Moonbyul
41. Seulgi
42. Nayeon

***

Jimin ağaçlık alan ile ay ışığının aydınlattığı dar sahilin arasında dikkatli bir şekilde ilerliyordu. Omuzuna hem kendisine verilen sırt çantasını hem de okul gezisi için hazırladığı diğer çantayı asmıştı. Sağ elinde bir otomatik tabanca vardı -bir 9 milimetrelik Walther PPK. Bu tabanca oyundaki diğer silahlarla kıyaslandığında en iyilerden biriydi- Jimin daha önce havalı tüfek kullanmış olduğu için tabancanın yanındaki kullanım klavuzuna ihtiyaç duymamıştı. Çantasının dibinde bulduğu şarjörü hiç vakit kaybetmeden tabancanın kabzasına yerleştirmişti.

Elindeki tabanca kendisini az da olsa güvende hissetmesini sağlıyordu ama sol elinde çok daha değerli bir şey vardı; onlara verilen pusula. Onun pusulası da Jennie'ninki gibi tenekelerden yapılmış ucuz bir modeldi ama iş görüyordu. Sınıftan ayrılmadan kırk dakika önce büyük lider Taehyung ona şu notu iletmişti: 'Eğer gerçekten bir adadaysak seni adanın güney ucunda bekliyor olacağım.'

Elbette bu oyuna dâhil olan herkes birbirinin düşmanıydı. Oyunun temel kuralı buydu. Ama 'Kim Çetesi' üyeleri arasında mutlak bir bağ vardı. Onlardan serseri ya da ipsiz sapsız tipler diye bahsediliyor olması önemli değildi. Onlar birbirlerinden asla ayrılmazdı.

Üstelik Jimin ve Taehyung'un arasındaki bağ daha özeldi. Taehyung şu anki konumunu bir anlamda Jimin'e borçluydu. Jennie gibi kalın kafalı insanların bilmediği bir şey varsa o da Taehyung'un ortaokula kadar bir sabıkalı olmadığıydı.

Jimin, Taehyung'la ilk kez tanıştığı anı öylesine net hatırlıyordu ki bunu unutabilmesi imkânsızdı.

Jimin ortaokulda bile belalı bir çocuktu ama asla gereksiz yere şiddet uygulamazdı. Sıradan, neredeyse sıkıcı denilebilecek bir ailede büyüyen bir çocuk olarak ne parlak bir öğrenci sayılırdı ne de farklı yetenekleri vardı. Kendini ispatlayabilmesinin en iyi yolu başkalarıyla dövüşmekti. Güç, sahip olduğu tek özellikti ve hayatı boyunca bunun yokluğunu çekmemişti.

Bu yüzden ortaokuldaki ilk gününde, bölgedeki diğer ortaokullardan gelen öğrencilere kendisine rakip olmamaları konusunda uyarmak için elinden geleni yapması kaçınılmazdı. Onları korkutmak ve gücünü kanıtlamak için uğraştı. Gerçi içlerinde henüz onun adını duymayanlarda olabilirdi. Düzeni sağlamanın en iyi yolu ortamda tek bir kralın olmasıydı. Elbette Jimin'in bunu kelimelere dökmek gibi bir niyeti yoktu ama işlerin bu şekilde yürüdüğünü biliyordu.

Tahmin ettiği üzere karşısına iki üç rakip çıkmıştı. Her şey açılış töreni ve sınıftaki tanışma tamamlandıktan sonra gerçekleşti. Jimin okuldan sonra son rakibiyle uğraşmakla meşguldü.

Sanat dersi sınıfının yanındaki boş koridorda rakibini yakasından tutup duvara yapıştırmıştı. Çocuğun gözünün üstü çoktan morarmıştı. Gözlerinde yaşlar vardı. Jimin hiç zorlanmamıştı. Sadece iki yumrukla onun işini bitirmişti.

"Anladın mı? Benimle asla uğraşmayacaksın."

Çocuk çılgınca başını salladı. Büyük ihtimalle sadece yakasını bırakması için yalvarıyordu ama Jimin'in asıl niyeti ondan sözlü bir onay almaktı.

Battle Royals |JenLisa|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin