ŞİROİVA LİSESİ, 4-B SINIF ÖĞRENCİ LİSTESİ
1. Jackson
2. Miniju
3. Sehun
4. Sana
5. Taemin
6. Yerim
7. Jin
8. İrene
9. Jungkook
10. Miyeon
11. Taehyung
12. Eunha
13. Hanbin
14. Nancy
15. Solar
16. Suho
17. J-hope
18. Mina
19. Yoongi
20. Hwasa
21. Jongin (Kai)
22. Momo
23. Rosé
24. Wendy
25. Daehyun
26. Tzuyu
27. Namjoon
28. Somi
29. Jennie
30. Lalisa
31. Felix
32. Ryujin
33. Jimin
34. Yoona
35. Hyunjin
36. Yuna
37. Jisoo
38. Joy
39. Bambam
40. Moonbyul
41. Seulgi
42. Nayeon***
Pencerenin mat camındaki ince detaylı şekillerden yansıyan güneş ışığının rengi beyaza dönmeye başlamıştı. Işık bir duvara yaslanmış, yerde oturan Nancy'in bulunduğu binanın penceresinden içeri doluyordu. Nancy gözlerini kıstı. Ailesiyle birlikte üyesi olduğu Halo Kilisesi'ndeki rahibin, vaazlarında tekrarlayıp durduğu basmakalıp sözleri aklına gelmişti. "Güneş her gün doğup bizi mutlulukla kutsayacak."
Ah, evet, ben de böyle harika bir oyuna dâhil olduğum için çok mutluyum zaten, ha, ha, ha.
Nancy saçlarını hafifçe iki yana salladı. Tıpkı kendisi gibi sırtını duvara yaslamış, yanında oturan Eunha'ya bakıp alaycı bir şekilde gülümsedi. Şaşkınlığını hâlâ üzerinden atamamış olan Eunha gözlerini güneş ışığıyla yıkanan ahşap zemine dikmişti. İçinde bulundukları bina Okişima Adası Turizm Derneği gibi havalı bir isme sahip olamasına rağmen bir belediye binasından farksızdı. Alttaki girişte bir çalışma masası, bir sandalye ve paslı bir dosya dolabı duruyordu. Masanın üzerinde bir telefon vardı. Dolabın içindeyse birkaç sevimsiz turist broşüründen fazlası yoktu.
Nancy, Eunha'yla anaokulundan beri arkadaştı. Anaokulundayken farklı sınıflara gidiyor ve farklı bölgelerde yaşıyorlardı ama Halo kilisesi'ne bir kez daha şükürler olsun ki ailelerinin devam ettiği bu kilise sayesinde tanışmışlardı. Tanıştıkları gün Nancy kiliseyi üçüncü kez ziyaret ediyordu ama bu Eunha'nın ilk ziyaretiydi. Her ilahinin ardından çalan gonk sesi ve dekorasyonuyla insanı kasvete boğan kilisenin genel ortamı da dâhil olmak üzere içerideki her şeyden korkmuş gibi bir hali vardı. Bu yüzden Nancy, ailesi başka bir şeyle ilgilendiği için tek başına kalan bu sessiz kızın yanına yaklaşıp, "Bütün bunlar çok saçma, değil mi?" diye sormuştu.
Küçük kız önce biraz şaşırmış ama sonra gülümsemişti. O günden beri arkadaşlardı.
İkisi birbirinden tamamen farklıydı. Nancy enerji dolu, sert bir kızdı. Halihazırda softbol takımında oynuyordu. Eunha ise evcimen bir kızdı ve Nancy'e kek yapmayı tercih ederdi. Taban tabana zıt olsalar bile birbirinin en iyi dostuydular. Bu asla değişmeyecek bir gerçekti.
Neyse ki -bu çok acımasızca bir yorum sayılırdı ama- Hanbin'in okuldan çıkmadan önce ölmesi ikisinin sınıftan sadece ikişer dakika arayla ayrılmasını sağlamıştı. Eunha sınıftan çıkar çıkmaz bir direğin arkasına saklanıp Nancy'i beklemişti. Birlikte oradan ayrılıp adanın doğu kıyısındaki yolu takip ederek meskûn bölgelerden epeyce uzağa, kuzeye gitmişlerdi. Kuzeydeki tepenin biraz yukarısında tek başına duran bir bina bulmuş ve kendilerini bu binanın içine kilitlemişlerdi.
Şimdi aradan dört saatten uzun bir zaman geçmişti. Yaşadıkları olağanüstü gerilim yüzünden bitkin bir haldeydiler ve saatler hızla akıp giderken orada öylece yan yana oturuyorlardı.
Nancy bakışlarını Eunha'dan ayırıp tıpkı onun gibi akşap zemine dikti.
O da hâlâ şaşkınlığını üzerinden atamamıştı ama yine de düşünmeye devam ediyordu. Şimdi ne halt edeceklerdi? Sakamoçi'nin yaptığı duyuru binanın içinden bile duyulmuştu. Daha şimdiden Hanbin ve Yuna hariç dokuz sınıf arkadaşları ölmüştü. İrene ve Seulgi dışındakiler intihar etmiş olamazdı. Dışarda cinayet işleyen insanlar vardı. Hatta o bunları düşünürken bile birisi ölüyor olabilirdi. Aslında Nancy saat altıdaki duyurudan hemen sonra bir silah sesi duyar gibi olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battle Royals |JenLisa|
FanfictionPUGB Mobile ve Açlık Oyunları'nın ilham kaynağı olan Battle Royels'in uyarlmasıdır. Varoluş ile vicdanın mücadelesi: Bir adaya hapsedilmiş 42 öğrenci. Şiddet dolu, kâbus gibi bir oyun. Onlarca silah, psikolojik bir savaş ve tek bir kazanan... *** "...