Ölüm Emri!

339 41 181
                                    

ŞİROİVA LİSESİ, 4-B SINIF ÖĞRENCİ LİSTESİ

1. Jackson
2. Miniju
3. Sehun
4. Sana
5. Taemin
6. Yerim
7. Jin
8. İrene
9. Jungkook
10. Miyeon
11. Taehyung
12. Eunha
13. Hanbin
14. Nancy
15. Solar
16. Suho
17. J-hope
18. Mina
19. Yoongi
20. Hwasa
21. Jongin (Kai)
22. Momo
23. Rosé
24. Wendy
25. Daehyun
26. Tzuyu
27. Namjoon
28. Somi
29. Jennie
30. Lalisa
31. Felix
32. Ryujin
33. Jimin
34. Yoona
35. Hyunjin
36. Yuna
37. Jisoo
38. Joy
39. Bambam
40. Moonbyul
41. Seulgi
42. Nayeon

****

Adanın kuzeyinde, Taehyung'un, sınıf arkadaşlarının cesetleri arasında durduğu yerin tam tersi yönde, duran kayanın üzerinde Seulgi ve İrene beraber oturmuşlardı. İrene'nin sağ eli Seulgi'nin sol elini sıkıca tutmuştu.

Etraflarında dağınık bir halde sırt çantaları, okul gezisi için hazırladıkları diğer çantaları ve pusulaları vardı. İrene kendilerine verilen kağıt  parçasına -'birbirimizi öldüreceğiz' yazısının hemen altına- 'adanın kuzey ucunda' yazıp Seulgi'ye vermişti; tıpkı Taehyung'un, grubundakilerden adanın güney ucunda buluşmayı istemesi gibi. İçlerinde bulundukları şartlara rağmen baş başa kalabilmeyi başardıkları için şanslı sayılırlardı. Seulgi'nin belinde bir Colt.357 Megnum vardı ama o bunu kullanmaya ihtiyaç duymayacağını biliyordu.

"Etraf sakin." diye mırıldandı İrene. Güzel yüzünde bir gülümseme belirir gibi oldu.
Seulgi yanına az önce gelmişti. Birbirlerine sarıldılar. İrene'nin vücudu yaralı bir kuş gibi aniden titredi.

"Evet öyle." dedi Seulgi. Gözlerini İrene'den ayırıp önlerindeki manzaraya çevirdi. Ay ışığının altında uzanan siyah bir deniz vardı. Çok ilerde ışıklar parlıyordu. Orası insanların yaşadığı bir ada olmalıydı. Ama artık orası asla erişemeyecekleri bir dünyaydı.

Seulgi denizin iki yüz metre kadar açığında siyah bir nokta olduğunu fark etti. Bu, Sakamoçi'nin önceden bahsettiği 'adadan deniz yoluyla kaçmaya kalkışanları öldürmek için bekleyen' gemilerden biri olmalıydı. Geceleri bile yoğun bir gemi trafiğine sahne olan Seto İç Denizi'nde şimdi tek bir geminin ışığı bile yoktu. Hükümet bu bölgeden geçişi tamamen yasaklamıştı.

Hava serindi. Seulgi bakışlarını uçurumdan çekti. Okuldan dışarı çıktığında Somi ve Jackson'un cesetlerini görmüştü. Bu kayalığa ulaşmadan önce uzaktan gelen silah seslerini de duymuştu. Oyun başlamıştı ve sonuna dek devam edecekti. İrene'yle bu gerçeği çoktan fark etmişlerdi ama bu artık umurlarında değildi.

"Çiçek için teşekkürler," dedi İrene sol elindeki küçük çiçek buketine bakarak. Seulgi oraya gelirken karanfile benzeyen birkaç çiçek bulup toplamıştı. Çok etkileyici bir görüntüleri yoktu ama Seulgi ancak bu kadarını bulabilmişti.

Seulgi gülümsemek için elinden geleni yaptı. "Ah, bir şey değil."

İrene tekrar elindeki küçük çiçek buketine baktı. "Bu durumda eve asla beraber dönemeyeceğiz. Kasabada dolaşıp dondurma yiyemeyecek ya da birlikte başka şeyler yapamayacağız."

"Şey..."

İrene, Seulgi'nin konuşmasına izin vermedi. "Direnmemiz anlamsız. Bunun başıma geleceğini tahmin etmeliydim. Babamın hükümet aleyhtarı olduğunu duymuştum ve bir gün..."

Seulgi, İrene'nin elini tuttuğu için onun titrediğini hissetmişti.

"Polisler gelip onu öldürdüler. Ellerinde bunu yapmaya yetkileri olduğunu gösteren tek bir belge yoktu. Hiçbir şey söylemeden içeriye gelip onu vurdular. O anı hâlâ çok net hatırlıyorum. Mutfaktaydık. Ben daha küçüktüm. Masada oturuyordum. Annem bana sıkı sıkı sarılmıştı. Sonra büyüdüm ve yemek yemek için o masada oturmaya devam ettim."

Battle Royals |JenLisa|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin