Ufak bir not: (Bölüm hoşunuza giderse) Oy verirseniz çok mutlu olurum. Sizden yeterli geri dönüş alamayınca hem performansım düşüyor hem hevesim kaçıyor. Şimdiden teşekkür ederim, iyi okumalar!
***
Mide bulantısı. Sabaha kadar içtiğini düşündürecek kadar ağır bir baş ağrısı. Kendi sesinin tiz bir çığlığa bürünmesi ve dolanması zihnine.
Bir türlü uyanamayan Jimin'in çok daha farklı beklentilerle geldiği evde karşılaştığı şeylerdi bunlar. Böyle olacağını kesinlikle tahmin edememişti. Areum, sorunlarını halletmeden evlenme derken bundan bahsediyordu belli ki.
"Ne yaptın ona?!"
Dalia, Jimin'in baygın hâlde yattığı odanın eşiğinde sinirle bağırdı karşısındaki bedene.
"Ne yapacağım be!" Jungkook aynı öfkeyle karşılık verdi. "Daha önce görmedim bile onu! Kafadan kontaksa ben ne yapayım?!"
Dalia giderek daha çok sinirleniyordu, yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Sözcük seçimleri, olanların üstüne onu iyice çileden çıkarıyordu. Sanki Jungkook dünyaya onun hayatını mahvetmek için gelmişti.
"Doğru konuş Jimin'le!"
"Yeter." dedi Yoongi gerginlikle başını ovarken. "Heyecan yapmıştır ya da Jungkook'u birine benzetmiştir. Her şeyi dramatize etmeyin."
İçten içe o da tuhaf bir merak ve endişeyle dolmuştu fakat Dalia'nın çığırından çıkmış düşüncelerini desteklemek istemiyordu. Biliyordu ki ondan güç alacaktı genç kadın, onaylandığını anlayınca Jungkook'un daha çok üstüne gidecekti. Hiçbir şey belli değilken bu kaosu yaratmak mantıksız geliyordu.
Tabii, bu kadar soğukkanlı düşünen tek kişi oydu her zamanki gibi. Diğer iki kardeş, birbirlerine kinlerini püskürtmeye devam ediyordu.
"Jimin insanlardan çekinmez. Bu kadar korktuysa kesin bir şey yapmıştır Jungkook!"
Jungkook alaycı bir kahkaha attı onun suçlamalarına. Dalia'yı küçümser bakışlarla süzdü, düşüncelerinden iğrendiğini belli ediyordu bunu yaparken yüzünde oluşan ifade.
"Aynen, canına kast ettim beyefendinin. Ayaklarından tavana astım!"
Dalia onun ironisine yalnızca gözlerini kısarak karşılık verdi. İçerden gelen hafif bir öksürük sesiyle ikisinin de odağı birbirinden ayrılmıştı. Sinir bozucu bedeni umursamadan içeri girecekti ki Yoongi onu durdurdu.
"Öyle lak diye girilir mi?" dedi, sesindeki soğukluk az önceki tartışmalarına öfkeli olduğunu belli ediyordu. "Çocuk zaten şokta, belki korkacak!"
Dalia, onu durduran eli sıkıca tuttu:
"Bırak gireyim abi, görmem lazım! Yarım saattir kapının önünde bekliyoruz!"
Bu cümleleri belirsiz homurtular hâlinde duyarken gözlerini araladı Jimin. Nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Yarım saat önce göğsünü sıkıştıran telaşı şimdi tüm bedenine yayılan bir huzursuzluk olarak dönmüştü ona. Kendi odasında olmadığını fark edince anında üstüne baktı, kıyafetleriyle her şeyi hatırladı. Gelen pişmanlık ve utanç hissiyle yüzünü kapattı. Çok büyük bir sorun vardı. Gördüğü adam Jungkook'sa gerçekten büyük bir sorun vardı.
O ne yapacağını düşünürken kapı gürültüyle açıldı. Dalia, yüzünde endişeli bir ifadeyle odaya girdi ve yatakta neye uğradığını şaşırmış halde duran bedenin yanına çöktü.
"İyi misin aşkım? Yüzüne bak abi, kireç gibi olmuş!" Ellerini yüzünden çekti ve yanaklarını kavradı. "Ne oldu sana böyle?"
Yoongi yatağın karşısında ona bakıyordu, yüzündeki ifadeden kafasının karıştığı belliydi. Ortamın tuhaflığı yüzünden elleri karıncalanıyordu, aşkı bile bunaltmaya başlamıştı. İlk izlenimini böyle vermesi ne büyük talihsizlikti! Bir şekilde düzeltmeliydi, onlara sağlıklı olduğunu kanıtlamazsa daha uğraşacak çok işi vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/255861785-288-k742755.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malvado | Jikook
FanfictionBir rüzgâr esti, bin gözyaşı götürdü. İnsanlığı kan görünce son bulan adi ve acımasız sevgilinin kulağına şöyle fısıldadı Jimin: "Belki o gece öperdim seni, Malvado Hayatımın altmış yılını çalmasaydın." » Malvado(İspanyolca): Kötü insan, şeytan. » +...