16‡ Sahiplenmek (M)

6.7K 343 1K
                                    

Merhabalaaar, ben geldim! HEM DE 17,8K KELİMEYLE!

Bölüme başlamadan önce bu kadar beklettiğim için hepinizden özür diliyorum öncelikle. Aslında bir hafta öncesinde bu bölüm hazır olacaktı fakat hayatımda birtakım trajik olaylar gerçekleşti ve hiçbir şeye odaklanamadım, toparlanmam gerekti... Yine de beklediğiniz için teşekkür ediyorum<3

Sizi çok çok çok özledim, bol bol yorum yapın olur mu çünkü ben hayatımda bu kadar uzun bölüm yazmadım ve çok zordu abfdhasbhfak

Smut kısmında medyaya koyduğum şarkıyı dinleyebilirsiniz, Malvado Jikook'un ilişkisine çok yakıştırdığım bir şarkı kendisi.

Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!

*

Bir insan bedeninin, gözlerinizin önünde testereyle ortadan ikiye ayrıldığını düşünün.

Hissedeceğiniz ilk duygu dehşetli bir korkudur. Bir filmde görseniz gerçek olmadığını bildiğiniz halde ürperirsiniz. Gördüğünüz paramparça uzuvların bir an için kendi uzuvlarınız olduğunu düşünürsünüz, oturduğunuz yerden canınız yanar.

Oysa Malvado için durum böyle değildir. O, yalnızca ölü bedenden elde edeceği yılları, mutluluğu, süslenecek olan hayallerini ve ulaşacağı hazzı -ki bu haz, orgazmın hissettirdiği hazdan daha çok bağımlılık yapar- düşünür.

Kızıl ayın yeryüzüne saçtığı ışıklar ve etrafta koşturan kan revan içindeki insanlar kıyamet kopuyormuş gibi hissettiriyordu. Ölüyor ya da öldürüyorlardı, kimi mutlu, kimi dehşet içindeydi; tek ortak yönleri adrenalin tarafından esir alınmış olmalarıydı. Bir yardım çığlığı diğerini bastırıyor, ağızdan çıkan her cümle bir bıçağın eti deşme sesi tarafından bölünüyordu.

Malvado'lar kontrolden çıkmıştı. Artık istedikleri şey, öldürdükleri insanların ömürlerinden çok daha fazlasıydı. Boğazlarından aşağı akan kanın her damlasında hissettikleri o coşkuyu, daldıkları hayalleri, cenneti istiyorlardı.

Jungkook, tüm bu insanların arasında, hayatının en büyük hatasını yaptığı evin önünde neye uğradığını şaşırmış hâlde dikiliyordu. Gökyüzünden gelen o kalın sesi takip etmişti sadece, nedenini bilmiyordu. Bunun bir rüya olduğunu düşünemeyecek kadar ana odaklanmış, bayıldığını unutmuştu. Etrafına bakındı, içinde bulunduğu zamanı çözmeye çalıştı. En son neredeydi, neden ona söylenilen her şeyi yapıyordu? Kimdi bu insanlar?

"İçeri gir." demişti kalın ses onun öylece dikildiğini görünce. Jungkook'un ayaklarını bastığı yer satranç masası, Jungkook da piyondu sanki. Dilediği gibi oynatıyordu onu.

Ürkmüş beden etrafına bakındı, yaptıklarını izleyen birini aradı fakat bulamadı. Soğuktan mı yoksa korkudan mı titrediğini bilmiyordu, yırtık kıyafetinin eteklerini endişe içinde sıkıyordu yalnızca. Daha fazla sorgulamadı ve evin aralık bırakılmış, tahta kapısını yavaşça ittirdi. Çıkan gıcırtı tüylerini ürpertmişti. Sokak lambasının titrek ışığı tarafından bile izleniyormuş, ensesinde görünmez bir yaratık soluklanıyormuş ve çıkardığı ilk seste paramparça edilecekmiş gibi hissediyordu.

İçeri girer girmez küçük salonun ortasına çevirdi gözlerini. Jimin sarı ve eski tekli koltukta oturmuş, geleceğini biliyormuş gibi sakince ona bakıyordu.

Malvado | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin