Bölümün şarkısı: Lana Del Rey - Freak
Bölümün ilerideki kısmını -neresi olduğunu anlayacaksınız- lütfen bölüm şarkısıyla okuyun NE OLUR O ŞARKI OLMADAN SAHNENİN TADI ÇIKMAZ YARIM KALIR LÜTFEN ŞARKIYLA DİNLEYİN ÇÜNKÜ BEN YAZARKEN KAFAMDA ÇALIYODU
İyi okumalar!
*
Min Dalia, sinirli, kindar ve hırslı bir kadındı.
Sevdiklerine, özellikle Jimin'e bu yanını göstermemek için direniyordu fakat öyleydi işte.
Kendini evin içinde yıllardır süren olağanüstü duruma, yani Jungkook'un varlığına alıştırmaya çalışıyor fakat başaramıyordu. Gözlerini açtığından, kendini bildiğinden beri onun yanında olan abisini ne yaparsa yapsın paylaşamıyordu. Onu ne kadar seviyorsa evin en küçüğünden bir o kadar nefret ediyordu. Bu korkunç bir nefretti: Jungkook gözleri önünde bir damla suya muhtaç kalsa uzanıp vermezdi. Bazı günler ona öyle öfkelenirdi ki onun o sarı kafasını iki eliyle tutup tüm gücüyle sıkarak patlatmanın hayalini kurardı.
Bugün o günlerden biriydi.
"YEMİN EDERİM SENİ GEBERTECEĞİM JEON JUNGKOOK!"
Dün gece eve gelince torbanın içinden çıkarmaya üşendiği elbisesini bu sabah gördüğünde başlamıştı hararetli kavga. Kanla kaplı ceset görmüşçesine bir çığlık koparmış, Jungkook'u uyandırmıştı. Sert adımlarla, burnundan soluyarak odadan çıktığında Jungkook'un da onunla aynı anda çıktığını gördü. Sarı saçları darmadağın olmuş, gözleri ve yüzü dünkü hareketli gece yüzünden şişmişti. Sol elmacık kemiği yediği şiddetli yumruklar sonucunda mosmordu, üzerinde kısa bir şort ve bol bir tişört vardı. Ve tüm olanlara rağmen inanılmaz bir keyifle uyanmış gibiydi. Dalia'nın ateş saçan gözleriyle karşılaşınca artmıştı keyfi.
Kısa bir süre bakıştılar, Dalia onun sırıtışını görünce "Orospu çocuğu!" diye bağırdı ve elindeki elbiseyi bırakmadan üzerine atlamaya yeltendi.
Jungkook anında arkasını döndü ve merdivenlere yöneldi. Kabahatini bilen şımarık çocuklar gibi gülerek kaçmaya başladı.
"Kaçma!" diye bağırdı Dalia onun peşinden koşarken. "Bugünkü dayağın da benden olacak seni sinsi piç!"
Çıplak ayaklarının krem rengi mermer merdivenlere her basışında çıkardığı ses bile sinirleri bozmak için yeterliydi. Kovalanmanın adrenaliniyle kendini tutamayıp gülerken adımlarını hızlandırdı. Harika bir sabahtı. Dalia'nın dün geceki mutluluğunu şu an bulamaması ve güzellik uykusundan huysuz uyanması yeterliydi mutlu olması için. Konunun elbise değil, onda elbiseye zarar verecek cesarete ve saygısızlığa sahip olması olduğunu biliyordu. Ah, Jimin'le çıkacağı yemekte de giyemeyecekti şimdi... Jungkook ondan kaçmaya devam ederken bu gerçeğe de gülmeyi ihmal etmedi. Belki de o akşam yemeği yaşanmayacaktı bile!
Dalia bir eliyle saten sabahlığının ipini sıkarken onun peşinden iniyordu merdivenleri: krem rengi tüylü terliklerinin sesi ıssız evde yankılanıyordu. İkisi de tamamen alt kata indiğinde geniş holde karşı karşıya kaldılar, Dalia ona fırlatacak bir eşya aradı ateş saçan gözleriyle etrafı tararken.
Sabırsızlığı yüzünden fazla arayamadı, ondan geri geri adımlayarak uzaklaşan bedene döndü. Sinir bozucu suratına inanamayarak bakarken "Ben senin sweatshirt'üne böyle mi yaptım lan?!" diye bağırdı.
Jungkook onun karşılaştırması karşısında gözlerini devirerek abartılı bir iç çekti, şımarık bir sesle "Ablacığım..." dedi:
"Ben sana 'Sweatshirt'ümü aldığın gibi verdiğin için teşekkür ederim, elbisene hiçbir şey yapmayacağım' dedim mi? Demedim. Sen böyle enayi gibi her iyiliğinin karşılığını arayacaksan işimiz zor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malvado | Jikook
Fiksi PenggemarBir rüzgâr esti, bin gözyaşı götürdü. İnsanlığı kan görünce son bulan adi ve acımasız sevgilinin kulağına şöyle fısıldadı Jimin: "Belki o gece öperdim seni, Malvado Hayatımın altmış yılını çalmasaydın." » Malvado(İspanyolca): Kötü insan, şeytan. » +...