Beyza'dan
Sabah çalan alarm sesiyle uyanmıştım. Rutin işlerimi halledip dolabın karşısına geçtim. Siyah mini eteğimin üzerine beyaz gömlek alıp giyindim. Saçımı at kuyruğu yapıp hafif bir makyaj yaptım.
Aşağı indiğimde kızlar ortada yoktu. Büyük ihtimal uyuyorlardı. Kahvaltı yapasım gelmediği için direk dış kapıya yöneldim.
Siyah stilettolarımı giyip siyah ceketimi üzerime geçirdim.
Arabama binip şirketin yolunu tuttum.
Şirketten içeri girip asansöre bindim. Asansörde bir genç vardı. Kim olduğunu hatırlar gibiydim. Biraz hafızamı zorlayıp onun dün ki mağazadaki Poyraz olduğunu hatırladım. Onun burda ne işi vardı?
Bunu kafama takmayıp gideceğim katın tuşuna bastım.
"Pişt çarpık naber?"
Sabır yarabbi. Züppe bitmiş bu başlamıştı.
"Senin ne işin var burada?" diye sordum.
Tam cevap verecekken asansör durdu.
Göz kırpıp çıktı. Garip çocuk.Düşünmemeye karar verip Ali Bey'in ofisinin yanındaki ofisime geçip işe koyuldum.
Saat 13.00'a geliyordu ve ben iyiden iyiye acımaya başlamıştım. Bu aralar çok yoğun olduğumuz için öğlen yemeğine gitmeyip çalışmıştım. İşlerimi hemen bitirip yemek yemek istiyordum.
Saat su gibi akıp geçiyordu. 18.30 olmuştu bile ve ben çok acımıştım.
Ofis telefonuyla yemekhaneyi arayıp bir şeyler getirmelerini rica ettim. Yemeğim gelene kadar biraz daha çalışabilirdim.Yaklaşık 10 dakika sonra kapım çalmış, içeriye yemekhaneden sorumlu olan Derya teyze getirmişti yemeği.
"Derya teyzeciğim neden sen getirdin. Yollasaydın çocuklardan biriyle." diyip tatlı bir şekilde azarladım onu.
Bu halime gülmüştü."Aman kızım ne olacak sanki hem seni görmüş oldum. Kapattın kendini ofise göremiyorum o gül yüzünü." diyip kafama hafif bir şaplak attı.
"Ama acıdı. Yazık değil mi bana ha? El kadar kıza vurulur mu hiç? Bunu size hiç yakıştıramadım Derya Sultan." diyip sırıttım.
"El kadar mı? Ufal da cebime gir. Eşek sıpası seni." diyip o da gülmüştü.
"Al bakalım ye bunları. Bunlar bitmeden işe devam etmek yok. Anlaşıldı mı?"
"Emredersiniz komutanım." diyip asker selamı verdim.
Bu halime gülüp ofisten çıktı.
Yemeğin mis kokusu burnumu çoktan etkisi altına almıştı. Tam paketleri açacağım zaman ofis telefonu çaldı.
"Allah'ım neydi günahım. Bir yemek bile yiyemiyorum." diyerek suratımı ekşittim.
Telefon ısrarla çalıyordu.
Açıp karşı tarafın sesini duydum.
Patronum Ali Bey'di.
"Beyza kızım, odama gelir misin? Konuşmamız gereken önemli konular var."
"Hemen geliyorum Ali Bey." diyip telefonu kapattım. Kendime çeki düzen verip ofisimden çıktım.
İçimde kendime karşı olan güvenimle kapıyı tıklayıp içeri girdim. Patronumun söyleyeceği önemli konuyu çok merak ediyordum. 50'li yaşlarının sonuna gelmiş olan patronum odanın içinde bir ileri bir geri yürümeye başladı. Ne söylecekse çok önemli olmalıydı.
"Beyza, kızım 1 yıl boyunca bu şirketi çok güzel yerlere getirmemde bana yardım ettiğin için teşekkür ederim. Ama benim vaktim doldu şimdi yerimi istemeden de olsa oğlum Emre'ye bırakıyorum. Ama sen merak etme hâlâ bu şirkette yönetici asistanı olarak işine devam edeceksin. Dikkat et kızım, oğlum bu şirketi 1 ay içerisinde batırmasın. Sana güveniyorum güzelim. "
"Ne yani çocuk bakıcısı mı olmamı istiyorsunuz benden?" diyip ağzımı tutamamıştım. Garipti hemde çok.
"Bir nevi öyle kızım güvenimi boşa çıkarma. Oğlum birazdan gelir burda bekle" dedi ve gitti.
Masanın önünde volta atmaya başladım. Kendime ilgilenecek bir şeyler bulamaya çalıştım ama oda o kadar sadeydi ki kendime hiç bir şey bulamadım.
En sonunda camdan dışarıyı izlemekte karar kıldım.
10 dakika sonra kapı açıldı. İçeri giren kişi ile sinirlerim tavan yaptı.
" Bay Züppe?!"
"Çarpık bacak?"dedi ve sırıttı.Onun burada ne işi vardı?
Arkadaşlar biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu. Şuan hikayenin başlarında olduğumuz için şimdilik böyle. İlerideki bölümler daha uzun olacak.
Sizi seviyorum.
Kendinize iyi bakın .Bu arada hikayenin gidişatıyla ilgili her fikre açığım. Sizin düşüncelerinizi ön planda tutup öyle devam ettireceğim hikayeyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Güzellik Olur (Aşk-ı Bela Serisi 2)
Genel KurguBeyza ve Emre'nin hüzünlü bir o kadar da eğlenceli aşkına hep beraber tanıklık edelim. İçimde kendime karşı olan son güvenimle kapıyı tıklayıp içeri girdim. Patronumun söyleyeceği önemli şeyi çok merak ediyordum. 50'li yaşlarının sonuna gelmiş olan...