Magnum için

410 46 89
                                    

Bahar güneşinin aldatıcı sıcaklığına inanmak her yıl usanmadan yaptığım bir hataydı. Üzerimdeki ince tişörtten tenime sızan hafif rüzgara aldırış etmeden etrafa bakınıyordum. Doğrudan yüzüme vuran güneş ışığı gözlerimi kısmama neden oluyordu. Son iki dersimiz beden eğitimiydi ve sınıftakiler bahçede cirit atıyordu. Adnan ve sınıfın geri kalan erkekleri sahadan çıkıyor, kızlarsa voleybol maçı yapmaya devam ediyordu.

"Pişt, kardelen çiçeği."

Adnan yaylana yaylana yanıma gelip oturduğunda elinin tersine sildiği terini de bacağıma sürdü. İğrenç herif, bayılıyordu mikropluğa.

"Sikerim kardelen çiçeğini. Bana şöyle seslenme."

Gıcık gıcık kafa sallayıp ayaklandı ve okuldan çıkan sevgilisinin yanına gitmek için yürümeye başladı. Ama benim ilgimi çeken tek şey vardı. Behlül'ün yanında duran Efe, beni görür görmez gözlerini kaçırdı ve çok önemliymiş gibi okul isminin yazılı olduğu tabelayı okumaya başladı. Ben de, derinden gelen gülüşümü daha fazla tutamayıp gülmeye başladım. Magnumu aşırı hırçın ve huysuz yanlarıyla tanıyıp sonralarda böyle olduğunu görmek beni eğlendirmişti.

Çantamı sırtıma takıp Efe'nin yanına yürüdüm. Adnan ve Behlül okuldan çoktan çıkmıştı ve her ne kadar sorarsan inkar edecek olsa bile Efe de beni bekliyordu.

Mesafe azaldıkça kalp atışım hızlanıyordu. Aramızdaki ilişki ne olursa olsun Efe'nin üzerimdeki etkisini anlatamıyordum.

"Selam."

Benden önce davranarak selam verdiğinde ben de en sevdiğim şeyi yaparak magnumun omzuna kolumu atarak kendime çektim. Kulağına doğru fısıldayarak "Selam." dediğimde tüyleri ürpermişçesine duruşunu dikleştirdi.

Benim de onun üzerinde tarifsiz bir etkimin olduğu belliydi.

Beraber okul çıkışına yürürken birkaç kişinin de bize baktığını hissedebiliyordum. Kendi adıma konuşmam gerekirse bunu çok takmıyordum. Ama Efe'ye zarar gelmesini istemezdim. Bu yüzden yavaşça çektim kolumu. O da rahatlamış gibiydi. Kıyafetlerinden takılarına kadar kendini saklamaktan çekinmeyin birinin bu hareketten rahatsız olmasına anlam veremedim. Ama üstelemedim.

Magnum, dün mesaj atıp okuldan sonra eve beraber yürümemizi istediğinde doğrusu biraz şaşırmıştım. Bu ilişkinin pasif tarafı o olur sanıyordum ama ikinci kez beni şaşırtmayı başarmıştı. Gerçi, ona göre ikimiz arasında bir ilişki var mıydı emin değildim. Çok çabuk değişen ruh hali yüzünden bazı sorularım cevapsız kalıyordu. Eh, ben de artık zamana salmam gerektiğine karar vermiştim.

Adımlarımız birbirini takip ederken etrafımızda olan bitenden sıyrıldım birden. Aklım karmakarışık olmaya başlıyordu. Yanımda, benimle beraber adımlar atan Efe bir tarafta; Efe'nin bir süre sonra gideceğini ve benimle yürümeyeceğini söyleyen Adnan bir taraftaydı. Güneşin aydınlattığı yollar birden karardı gözümde. Yürüyordum ama nereye yürüdüğümü bilmiyordum. Doğru muydu bu yaptığım yoksa yanlış mıydı, karar veremiyordum.

Ama gerek olmadığını magnumun iç ısıtan sesiyle anladım. "Ağaçlar çiçek bile açmış. Bahar gerçekten geliyor." dediğinde karanlık yollar eski haline döndü. Birbirine giren düşüncelerim kavgayı durdurdu aniden. Artık ânın tadını çıkaracağımı kendime yüzüncü kez söylerken dikkatimi Efe'ye vermeye çalıştım ben de. Şirin şirin, bir şeyleri işaret edip güneş kadar ışıltılı gülüşlerini sunuyordu bana. Gözleri parıl parıldı. Onu belki de ilk kez böylesine doğal görüyordum. Aynı zamanda dikkatlice not etmeyi de unutmuyordum.

Öğrencilerin biraz daha az olduğu sokağa girdiğimizde magnum çantasını çıkarıp tutmam için bana uzattı. Şaşırmıştım. Yine de aldım ve ne yapacağını merak ettiğim için onu izledim. Tuttuğum çantasından bir paket kedi maması çıkarıp salladı.

Ne Olur Bakma Öyle Islak IslakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin