Irmak Alarmı

383 40 173
                                    

6 Mayıs 2020 Çarşamba

***

"Son ki üç dört!"

Neslihan hocanın yönlendirmeleriyle şarkıya başlayıp yine onun yönlendirmeleriyle susan koronun neredeyse ellinci kez tekrarını dinliyorduk. Elimdeki kağıtları kendime hava yapmak için salladığımda benimle beraber birkaç kişinin de buna başladığını görebiliyordum. Bunalmıştık vallahi.

Gösteride çıkacağımız için şarkı provalarına başlamıştık. Aslında en hazır hissedenlerden biri bendim ama Ebru hoca ve Neslihan hoca, dört şarkı söyleyeceğim için, beni yormamak adına dinlendiriyorlardı. Gerek var mıydı?

"Kanka valla tansiyonum çıktı. Ben daha fazla duramayacağım burada. İzin al da bahçeye çıkalım."

Yunus Emre gerçekten de baygınlık geçirecek gibi duruyordu ve doğrusu bu hâli komiğime gitmişti. Hem onu hem de kendimi kurtarmak için Neslihan hoca ve Ebru hocaya durumu birazcık abartarak anlatıp izni kopardığımda Yunus Emre çoktan salondan çıkmıştı bile. Âdi herif.

Konferans solunundan ayrılıp doğrudan bahçeye çıktığımda, çok ciddiyim, nefes almayı hatırladım. Hafif esen hafif güneşli hava keyfimi yerine biraz biraz getirmeye başlamıştı. Kırk derecelik salonda bize çalışma yaptırmaları kesinlikle insan hakları ihlaline girmeliydi.

Karşı banklardan birinde bana el sallayan Yunus Emre'yi görünce adımlarımı oraya yönlendirdim. Fakat arkası dönük oturan sarışın kızın kim olduğunu anca karşısına oturunca anladım. Saatlik Irmak.

Uzun sarı saçlarını omuzlarının arkasına atıp hafif öne eğildi. Sanki karşılaşmamız tesadüfmüş gibi ellerini çırpıp sahte bir heyecanla gözlerimin içine baktı. Son karşılaşmamızda ona laf sokan ben değilmişim gibi bu kadar samimi davranması garibime gitmişti. Şahsen, magnum bana laf sokup posta koyduktan sonra açık şekilde ona tavırlı olduğumu belli etmiştim. Ama sanırım, unuttuğum bir şey Irmak'ın yüzsüz olduğuydu.

"Oha! Sen Yunus Emreyle arkadaş mısın kıvırcık? İnanamıyorum."

Gerçekten şaşırmış gibi eliyle ağzını kapatıp ikimizi işaret etti. Normalde bu kadar itici davranmazdı. En azından geçen sene korodan hatırladığım kadarıyla, tavırları hiç bu kadar sahte gelmemişti. Yutkunup tavırları karşısında gözlerimi devirdim. Kendi olsa daha düzgün iletişim kurabilirdik.

"Yunus Emreyle arkadaş olduğumuzu bilmeyen yok. Geriden geliyorsun. Ayrıca, koro çalışmaları devam ediyor. Neden salonda değilsin?"

"Ebru hoca beni sololara aldığı için Neslihan hoca koroyla söylersem yorulurum diye çıkardı."

Yunus Emre alkış yapıp ayağını Irmak'ın oturduğu banka uzattı. Kesin ikimiz hakkında bir yorum yapacaktı. Ve onun yorumları daima romantizme bağlı olurdu.

"Siz flörtleşiyor musunuz?"

Yunus Emre bazı zamanlar harbi geri zekalılaşıyordu. İki santim çevirse kafasını, Irmak'a bakarken ne kadar stabil durduğumu görebilirdi. Ama işte, akıl parayla değildi.

Şakasına vuruyor gibi yapıp ciddi şekilde Yunus'un koluna vurduğumda hafif bi sızlandı ama uyarımı almış gibiydi. Fakat Irmak yine hayâl alemindeydi belli ki.

"Evet." diyip mavi gözlerini üzerime dikti ve gülümsedi. Harbi hayret ediyordum ben bu insanlara.

"Sallama Irmak. İkimiz uyumlu bile değiliz. Kumrala sarışın mı olur, git işine."

Bunları Adnan'dan öğreniyordum. Lise boyunca okuldaki herkesi birbirine yakıştıra yakıştıra alışmıştım işte. Kumrala esmer olurdu. Ben ve magnum.

Ne Olur Bakma Öyle Islak IslakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin