Final: Muhteşem Huzur Korkunç Huzursuzlukla Son Bulur

587 34 132
                                    

Kulaklarımda yankılanan su sesi ve gözlerimi aralamama sebep olan taze güneş ışığı eşliğinde yattığım çimenlerden doğruldum.

Çiçeklerle dolu kocaman bir bahçedeydim. Farklı çiçeklerin birbirine karışan kokuları baharı hatırlatıyordu bana. En sevdiğim mevsim ilkbahardı bu yüzden.

Az ileriden başındaki çiçek tacıyla gelen Efe'yi görür görmez yüreğim ferahladı. Bu ortamın tadı ancak o yanımdayken çıkardı çünkü.

Dizlerimin dibine oturup elindeki diğer çiçek tacını kıvırcık saçlarımın üzerine yerleştirdi. Kocaman gülümseyişi bu ışıl ışıl güne eşdeğerdi.

Güneş kadar Efe de ısıtıyordu beni. Ruhumu ve tenimi.

"Beğendin mi? Ben yaptım."

Yanağında oluşan derin çukura dudaklarımı bastırıp kafa salladım. O da anında ayaklanıp elini bana uzattı. Sabırsız hali ve açık alanda olmamıza rağmen bu rahat tavırları çok hoşuma gitmişti. Normalde bana karşı daha mesafeli değil miydi?

Bana uzanan elini sıkıca kavrayıp ayağa kalktım. "Göstermek istediğim bir yer var." diyip beni ardından götürüşüne ses etmedim.

Daima Efe'nin ardından sürüklenen bendim. Elimi tutsa da, tutmasa da.

Yemyeşil otları ve aralarında büyümüş papatyaları geride bırakırken mor salkımların kapladığı bir geçitten geçtik. Efe'nin sıcacık eli elimi kavramışken nereye gittiğimizin hiç önemi yoktu doğrusu.

O yanımdaysa ölüme de yürürdüm.

Geçitin sonunda kulağıma dolan su sesinin hemen arkasından gördüğüm manzarayla gözlerim parladı. Durgun ve tertemiz göl içimi ferahlatmıştı. Efe'nin hangi ara burayı bulduğunu bile düşünmeden göle ilerlerken elini de bırakmadım. Dakikalar içinde buz gibi suyun ortasındaydık. Tanıdık bir histi. Sanki daha önceden de Efeyle beraber yüzmüşüm gibi hissediyordum.

Efe, açık gökyüzünden yüzüne vuran güneş ışığından dolayı gözlerini kısmıştı. Anı fırsat bilerek dudaklarına kısa ama etkili bir öpücük bırakıp çekildim.

"Seni seviyorum." dedi o da.

Birden bire böyle şeyleri dile getiren birisi değildi. Ayrıca, üzerimizi ne zaman çıkarmıştık?

Soğuk kolları sıcak bedenime dolandığında hafif bir ürperdim. Hiçbir sarılışına benzemiyordu bu. Fazlasıyla duygulu ve yoğun hissettiriyordu. Son kezmiş gibi sıkı sıkı sarılmış kollarını gevşetmeden hemen önce kulağıma eğildi.

"Gidiyorum." diyerek geri çekildi.

Bu da ne demek oluyordu şimdi?

Daha yeni girmemiş miydik suya? Nereye gidiyordu ki tam olarak? Beraber geldiğimiz yerden niye tek gidiyor diye düşünürken hiç tanımadığım ama gördüğüme emin olduğum birinin Efe'nin kolundan tutup kendi tarafına çektiğini gördüm.

Benimki gibi kumral kıvırcık saçlar, benimki gibi benlerin süslediği bir yüz ve benimkine nazaran daha duygusuz bir gülüşe sahip kişinin kim olduğunu tahmin etmek şu durumda zordu.

İsmini bildiğime emin olduğum ama bir türlü aklıma gelmeyen kişinin Efe'yi kendi arkasına alıp yanıma yaklaşmasını dikkatlice izledim. Üzerinde tanıdık bir koku vardı.

Bana da sindiğine emin olduğum Efe kokusu...

"Sen kimsin?"

Kendinden emin tavrıyla güldü önce. Elini hiç tereddüt etmeden omzuma yerleştirdi ama ben rahatsız olmuşçasına ittirdim elini.

Ne Olur Bakma Öyle Islak IslakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin