Bölüm 10

329 48 32
                                    

Kenan doğulu/Kandırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kenan doğulu/Kandırdım

Güzel bir sabaha uyanmak nasıl olur dersiniz? Ben içinde mümkünse alarm seslerinin olmadığı ve tamamiyle kendi irademle uyandığım bir sabaha harika derim. Perdenin arasından sızan güneş ışığının gözüme vurmasıyla gözlerimi araladığımda uykumu almış,yorgunluğun bedenimi terk ettiği bir şekilde uyanmamdan daha güzel ne olabilir ki?

Hemen ardından ayılmak için sert bir kahve ve onu takip eden kahvaltım, işte izin günüme aynen bu şekilde başlamıştım.

Bir haftadır uyku düzenim mahfolmuştu.  Sabah altıda kitapçıyı açmak için koşturuyor ve doğru düzgün kahvaltı bile yapmıyordum. Annemle uzun zamandır doğru düzgün bir şeyler yapmadığınız için kahvaltının çoğunluğu onunla sohbet ederek geçmişti. Ardından ona hazırlanmasını söylerek tekrar odama çıkmıştım.

Açık kumral saçlarım özgürce omuzlarından dökülmeyi özlemişti. Hayır abartmıyorum, peruk gerçekten alışana kadar ölüm gibi bir şeydi. Hele de düşerse diye tedirginlikle kafama dokunmaya bile korkarken. Kaç gündür maruz kaldığım her tarafı değişik şekillerle dolu tişörtleri ve bol,yırtık pantolonları bir kenara atıp özlediğim ve beni yansıtan kıyafetlerimi çıkardım. Altıma açık kahve tonlarında kumaş bir pantolon üstüme ise kırık beyaz ipek bir gömlek giymiştim. Koluma saatimle birlikte sade iki bilezik takarak saçlarımı yukarıdan sıkıca bağladım. Kahküllerimi de tarakla düzelttiğimde hazırdım. Bu görüntüyü özlemiştim. Gerçek Asya Şafak  geri dönmüştü. İnsan kendini özler miydi? Bu epey komik bir durum olsa da özlemiştim.

Odamdan çıkıp "Anne?" Diye seslendiğimde çok geçmeden annem de çıkmıştı. Bu kadını anlayamıyorum. Dış görünüş olarak ona benzerdim. Elbette ki göz kenarlarında yılların izleri vardı ama hala çok genç gözüküyordu. Aynı enerji, aynı tezcanlılık. Çoğu zaman ben annemden daha yaşlı hissediyordum kendimi.

"Çok güzel olmuşsunuz Nihal Hanım." Dediğimde gülümseyerek göz kırptı. "Her zamanki halim tatlım."

Ona gülüp "Hastaneden sonra bir yere gidecek misin? Eğer öyleyse iş çıkışı seni alayım öyle geçelim eve." Diye sordum.

"İşten izin aldım bugün. Çok uzun zamandır hiç vaktim olmamıştı. Belki alışverişe giderim."

"İstersen eşlik edebilirim?"

Bunları konuşurken ikimizde ayakkabılarımızı giymiş ve dışarı çıkmıştık. "Yok yok." Dedi park halindeki arabanın yanına vardığımızda. "Sen işini hallet. Hem hastane işinin de ne kadar süreceğini bilmiyorum zaten."

"Tamam öyleyse haberleşiriz zaten."

İkimiz de arabaya bindiğinizde kontağı çalıştırdım ve yola koyulduk. Eh,Mehmet Bora'ya yalan söylüyor sayılmazdım.  Gerçekten annemi hastaneye bırakıyordum. Önemli bir şeyi yoktu ama genel bir kontrol yaptıracaktı. Ben de bu sırada işlerimi halletmiş olacaktım.

Toz Pembe YalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin