bölüm 20

121 17 13
                                    

Ne kadar uzun zaman oldu! Öncelikle özür dilerim her bir okurumdan.

Hayatımın yepyeni bir sayfasına geçtim son bir senede. Doğup büyüdüğüm şehirden taşındım. Bu beni bir süre çok zorladı. Yeni insanlar tanıdım, yeni yerler gördüm. Ama ben alıştığım düzenin dışında olmaya çok açık bir insan değilim. Süreci yönetmek bazen beni çok zorladı. Bu da haliyle beni buralardan uzaklaştırdı. Yazma hevesimi kaybetmiştim. Ama insan hayatta her şeye alışıyor. Geri döndüm demek çok iddialı olur ama elimden geldiğince ve yazmak istedikçe buradayım diyebilirim. Şimdilik kısa bir bölümle geri döndüm diyelim.

Yorumlar beni her zaman çok motive ediyor. Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum mutlaka.

İyi okumalar ve iyi bayramlar🌼



"Otur." Dedim yenilmişlikle. Beni bulmuştu. Ondan ilk kez kendi evlerindeyken kaçmıştım. İkinci kaçışımım üstünden ne kadar geçtiğini bilmediğim vakittir sahilde oturuyordum. Üçüncü bir kaçışa ise takatim kalmamıştı.

Sakince yanıma oturdu. Dönüp de suratına bakmamıştım. Otelde gördüğüm kadarıyla oldukça iyi görünüyordu. Saçları yapılıydı. Yüzünde artık kirli sakalları yoktu,yüzü tertemiz traş edilmişti. Üstünde beyaz bir gömlek vardı ama daralmış olmalı ki kollarını çoktan dirseklerine kadar sıyırmıştı.

Onu görmeyeli bu kadar iyileşmesi sinirimi bozmuştu. Günlerdir evdeki paspas halimle ona yakalanmış olsam muhtemelen şuan kafayı yiyor olurdum. Neyse ki bugün nefes kesecek kadar güzeldim beyaz elbisemle. Ne saçmalıyorsun Asya Şafak?

"Beni nasıl buldun?" Dedim en sonunda dayanamayarak. Susma sınırım bu kadardı işte.

"Otel sahibi arkadaşın adımı adımına nereye gideceğini tarif etti." Dedi gülerek.

Sema mı yapmıştı bunu? Bu satışını ömrünün sonuna kadar başına kakacaktım onun.

"Peki." Diyip sustum. Yüzümü ona döndüm bu sefer. "Beni neden buldun?"

Kollarını birbirine bağlamıştı. "Peki sen neden benden kaçtın?"

Soruma soruyla karşılık vermek de bir kaçış sayılmaz mıydı sayın doktor bey?

"Açık değil mi sence de?"

"Bence bizim iletişimimizde hiçbir şey açık ilerlemedi şu güne kadar."

Eh,haksız sayılmazdı. En başında bir yalanla başlamıştı. Toz pembe bir yalandı bu. Ama bizi bu hale getirmeyi başarmıştı. Yine de içimden geçirdiklerimi ona söyleme gereği duymamıştım. Ortama sessizlik havadaki nem gibi çökmüştü aniden.

"Galiba yeniden doktor olmuşsun." Dedim bu sefer. Anlaşılan buraya gelen o olsa da konuşacak olan ben gibiydim. Biraz gergin gözüküyordu ama asıl gergin kişi kesinlikle bendim. Bu gerginliği ise konudan bağımsız sorular sorarak atmaya çalışıyordum.

"Evet, mesleğe geri döndüm. "

İlk defa içten bir gülümsemeyle yüzüne baktım. "Senin adına çok sevindim. Zor bir karar olmalı. Ülke tekrardan başarılı bir doktor kazandı. Seni geri dönmeye ne itti?"

Ela gözlerini tam gözümün içine dikmişken fısıltı gibi bir sesle "Sen." Dedi. "Senin sayende Şafak."

"Anlamadım. Benim ne gibi bir etkim olmuş olabilir ki?"

Gerçekten de anlamamıştım.

"İnsanın bazen hayatı o kadar durağanlaşıyor ki. Tekrardan hareket almak için tek bir itişe ihtiyaç duyuyor. Cesaret meselesi. Bilmiyorum,hiç cesaretinin sıfır olduğu bir zaman geçti mi hayatından. Ama öyle anlarda o ilk atılan taş çok önemli. Domino etkisi. Hayata geri dönüş gibi. Geri döndüm sadece." Duraksadı. "Hayata,mesleğe,aileme. Kendime geri döndüm ben. Şimdi de,sana geri dönmek istiyorum."

Toz Pembe YalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin