Bölüm 3

388 75 125
                                    

Reyhan Karaca/ Sevdik Sevdalandık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Reyhan Karaca/ Sevdik Sevdalandık

-Keyifli okumalar-

Beynim zonkluyordu.

Kafamın içinde düğün var gibiydi. Hatta göbekli bir dayı halay başı olmuş,her adımında deprem etkisi yaratıyordu. Bakın ciddi söylüyorum,ensenizden gelen bir ağrının bütün şakaklarınıza yayıldığını düşünün. Sarsıcı ağrının tesirinden kurtulup kendime gelmeye çalışmak ağrıyı daha da tetikliyordu.

Bilincim derin bir uykudan uyanmışçasına yavaş yavaş kendine gelirken bir süre gözlerimi aralayamadım. Hatta yanımda birilerinin konuştuğunu bile uğultular şeklinde anlıyor ama kelimeleri kestiremiyordum.

"Gitti, gitti. Gül gibi kız gitti."

Ne bu tantana ya, kim nereye gitti?

"Mehmet oğlum kolanya sür kolanya. Ayılır hemencecik."

"Allah razı olsun senden Hayriye Teyze. Altı yılı eğlencesine okuduğum için ne yapacağımı düşünüyordum bende!"

Mehmet Bora Sancak'ın daha kulaklarımdan silinmemiş sesini algıladığımda olaylar birer birer aklıma düşmeye başladı. Kitapevinden çıkışım ve sokakta yürüyüşüm netti. En son bir çocuğun bağırdığını hatırlıyordum. Bir de Arnavut Kaldırımları. Ah o kaldırımlar, hepsi onların suçuydu!

En son düştüğümü hatırladığıma göre hala mahallede olmalıydım. Bu yüzden Mehmet Bora'nın sesini duymam anormal değildi. Ama bir dakika ya! Bu ses hemen yanı başımdan geliyordu?

Sonunda gözlerimi açabilecek gücü kendimde buldum. Göz kapaklarımı yavaşça araladığımda birisi "Uyandı!" diye bağırmıştı. Birbirinden bağımsız sesleri nasıl aynı anda duyuyorum bilmiyordum ama seslerin fazlalığıyla yüzümü buruşturdum. Kafamın arkasında hissettiğim acıyla gözlerimi kırpıştırırken elim havalandı saçlarıma doğru. Lakin ben ellerimi saçlarıma değdiremeden elimde bir baskı hissettim.

"Kafana dokunma lütfen,daha yeni pansuman yaptım."

Mehmet Bora'nın sesi nefesinin sıcaklığını hissedebileceğim kadar yakınımdaydı. Gözlerimi açtığımda da bunun sebebini anlamıştım çünkü koskoca boyuyla dizinin üstünde tepemde dikiliyordu kendisi.

Pardon Bora Bey ama en son size çarpıcı havamla arkamı döndüğümü hatırlatırım. Bu kadar yakın olmaya gerek yok diye düşünüyorum, hele de sizi boğma düşüncelerimden daha kurtulmamışken!

"Ne oldu bana?" diye sordum korkuyla. Kafana pansuman yaptım da ne demekti Allah aşkına! Sadece durmadan halay çeken dayıya oturmasını söyleselerdi çok daha hora geçerdi. Pansumana gerek yoktu.

"Kafana top gelmiş ve düşüp enseni kaldırımlara çarpmışsın."

Duyduğum şeyle birlikte elim tekrar enseme doğru dokunmak için havalanmıştı ki elim bir kez daha kavrandı. Mehmet Bora tarafından!

Toz Pembe YalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin