Yankı'nın son sözleri kulağımda çınlarken, dizlerimi kendime çekip kafamı üzerine koydum. Kalbim paramparça olmuş ve acıyordu.
Tam o sırada tanıdık bir ses duydum. "Tanrım uyan mışsın".
Kafamı kaldırıp baktığımda bana doğru koşan Esin'i gördüm. Yankı'yı kenara ittirip bana sıkıca sarıldı. Yankı ise ordan çıkarak bizi yanlız bıraktı.
"Seni öyle yerde yatarken gördüğümde bir an öldün sandım, çok korktum"
"Beni sen mi kurtardın?"
"Sayılır. Sen yerde yatarken bir çok insan seni korumaya çalışıyordu. Zorda olsa onları ordan püskürttük. Tabi bunda Poyraz'ın büyük bir etkisi var."
"Nasıl?"
"Seni öyle görünce deliye döndü, önüne gelene saldırdı. Ve inan bana ben hayatımda ilk kez birinin birini bu kadar çok sevdiğini gördüm" dediğinde bu konuyu kapatmak istedim.
"Esin durumlar nasıl, sende pek iyi görün müyorsun?"
"Yankı söylemedimi?"
"Söyledi ama tam ayrıntılı değil"
"Şimdi, yelenlerin başı yani başkanı, böyle bir emir vermemiş"
"Anlamadım"
"Daha doğrusu şuanki savaş ileri derecede Baglet nefreti taşıyanlar yüzünden oluyor. Böyle bir saldırı emrini o vermemiş."
"Yankı bütün şehirlerde dedi ve ülkelerde"
"Evet ama dediğim gibi, aşırı düşmanların gerçekleştirdiği bir savaş. Eğer bütün bir ırk saldırsaydı şu an hiç birimiz yaşamıyorduk"
"O yüzden ağır silah yoktu"
"Aynen"
"Tamam şimdi bana yardım et, beni karargaha götür"
"Bunu yapamam Sera komadan yeni çıktın."
"Olmaz insanların bana ihtiyacı var" diyerek ayağa kalmaya çalıştım.
Benim ne kadar inatçı olduğumu gördüğünde, hiçbir şey söylemeden kalkmama yardım etti. Sonra da bana kıyafeti getirerek üzerimi değiştirmemi sağladı.
Beraber hastanenin içinde yürürken Yankı bizi görerek hemen yanımıza geldi.
"Nereye"
" karargaha gitmek istedi"
" bu halde mi"
" yapabileceğimiz hiçbir şey yok, çok inatçı" dediğinde ben bir şey söylemedim.
Yankı da bunu farkedince, hep beraber hastaneden çıkıp arabaya bindik. Yankı arabayı kullanırken ben ve Esin arkada oturuyorduk. Her şeyin nasıl gittiğini merak ediyordum, ama bir taraftan da Poyraz'ı da aynı şekilde merak ediyordum. Dayanamayıp Esin'e baktım.
" Poyraz nerede?"
dediğimde gülerek kafasını bana çevirdi.
" Hayret sorduğuna şaşırdım"
" Esin yapma"
" tamam tamam, Şu anda senin çok sevdiğin bagletler için savaşıyor ve elinden geldiği kadar onları kurtarmaya çalışıyor, çünkü sen onları çok seviyorsun. O da senin sevdiğin şeylere değer veriyor."
" Bunu sen mi söylüyorsun?"
" O geceki görüntüden sonra ve Şu üç günde gördüklerimden sonra Evet bunu ben söylüyorum. Sera bu olanlar için çok üzgünüm" dediğin de onun elinden tuttum.