Bölüm 10

103 65 1
                                    

Pankartlar da benim ismim yazıyordu.

"Günaydın Sera hanım. "

Başbakan gelmiş beni tebrik ediyordu. Yelenleri nasıl alt ettiğimi merak ediyordu. Bu konuda sessiz kaldığım da yanıma gelerek omzuma dokundu.

"Seni anlıyorum. Herşey için bir kez daha teşekkür ederim. Büyük bir toplantı yapılacak. Sizi onur konuğum olarak toplantıya katılmanızı isterim. Birde benimle birlikte aşağıda basınla konuşmanı. "

Basın mı? Benim kameralar karşısına çıkmamı, herşey yolunda dememi istiyordu. Fakat bu benim görevim değildi. Bagletler benim için toplanmıştı. Bu kalabalığın içine giremem kesinlikle. Ya içlerinde de Yelen de varsa ve ben bu kadar güçsüzken bana saldırırlarsa, henüz gücümü toparlayamadım. Benden cevap alamayınca başkan odadan çıkmıştı. Bu hastanenin başka bir çıkışın dan buradan ayrılmalıyım. Poyraz odaya girdiğinde , benim panik halimi fark etmiş yatağa oturtup omzuna yatırmıştı. Göz göze geldiğimizde sanki ikimiz de aynı şeyi düşünüyorduk aynı anda.

"Kimse beni görmemeli "

"Kimse seni görmemeli. "

Üzerimde ki eşortmanı çıkardım. Gri bir elbise giyip, odadan çıkmak üzereyken, Hakan beyaz bir önlükle içeri  girdi. Odadan çıkışımızı kimsenin görmemesi için, üzerime beyaz bir önlük giymemi söylemişlerdi. Polisler arkamızda, önümüzdeydiler, kendimi önemli biri gibi hissetmiştim.

Hastaneden başarıyla  çıkmıştık. Şehrin sınırına gelesiye kadar bir polis arabası bizi takibe almış, kendince güvenceye almıştı.

Uzun bir  yoldan sonra nereye gideceğimiz bilmeden yol  alıyorduk. En sonun da  sahil kenarında durmaya kararlaştırdık. Burayı tanıyorum burası İstanbul'un bir beldesinde, neredeyse kimsenin bilmezdi burayı. Arkadaşlarımla, adına saklı yuva dediğimiz yere gelmiştik.

Kalacak yeri  düşünürken karşımızdaki ormanın içinde bir kaç terkedilmiş kulübe olduğunu biliyordum. Poyraz'ın elinden tutup onu ormanın içine sürüklemeye başladım. Hakan da arkamızdan hızlı adımlarla geliyordu. O biliyordu kulübelerin yerini, bu yüzden hiç soru sormuyordu. Poyraz bir ağaçtan destek alarak beni durdurdu. Nereye gideceğimizi bilmiyor du. Buda onun çelişkili davranmasına sebep olmuştu.

"Dur bir saniye, burası güvenlimi, bilmiyoruz. "

Poyraz'ın  omzuna nazikçe dokundum.

"Emin ol aşkım , burası güvenli. "

Poyraz'ın yüzünde ki sırıtmayı uzun zamandır görmüyordum.

"Sen öyle diyorsan."

Ağaca yaslandı, ellerimi tutup nazikçe öptü. Hakan'ın burada olduğunu hatırladığımda Hakana baktım arkasını dönmüştü.  Göğsünden ittirerek, elinden tuttum. Kulübeler göründüğünde, Poyraz'ın elini bırakıp kulübenin içine girdim. Kimse yok diye biliyordum ama bizim bütün tayfa buradaydı. Beni görünce küçük bir şok geçirdiler. Hepsine teker teker sarıldım. Melisa, Hasan, Cemre, Aydın, Zeynep ve tanımadım bir kaç kişi. Onları çok özlemiştim göz yaşlarıma hakim olamıyordum.

"Siz burada olduğumu biliyor muydunuz. "

Melisa omzuma dökülen saçlarımı kenara çekti.

"Sen bizi unutmuş olsan da "

Gözündeki akan yaşı Aydın sildi.

"Biz hep seninleyiz."

Birbirlerinin cümlelerini tamamlıyor gibiydiler , onları ben de çok özlemiştim. Sarılma işim bittikten sonra Poyraz içeriye girdi , Aydın'a sarıldığımı gördüğünde beni kolumdan çekip Aydın'dan uzaklaştırdı .

SERA.. 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin