Merhaba ben Demir Saygın yirmibir yaşındayım. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Konservatuvar Piyano bölümünde okuyorum,kazadan sonra kendime yeni yeni geliyordum hafif atlatsam hala daha başım ağrıyordu okula gitmek istemesem de çok fazla devamsızlık yaptığım için gitmek zorundaydım,odamda dolabımı kurcalarken siyah boğazlı kazağımı ve deri ceketimi, siyah pantolonumu giyip aşağı kata mutfağa kahvaltımı yapmak için indim.
Aşağıda babamla karşılaştım adaya yaptığı şeyden dolayı onunla konuşmak istemiyordum hiç kimse benim arkadaşımla böyle konuşamazdı babam bile olsa bunu yapamazdı.
Babam bana dönüp bana da selam yok mu deyince benim iyice sinirim bozuldu.
-"Baba ben senle neden konuşayım ki"...
-"Sen gidip Adaya laf söyle sonra gidip benimle neden konuşmuyorsun diye"...
Ben seni kaybedeceğim diye korktum o yüzden Adaya laf söyledim.
Adaya laf söylerken benim sana kızacağım hiç
aklına gelmedi mi?
Haklısın oğlum dedi ben evden çekip giderken.
Okula vardığımda melek ile karşılaştık bugüne kadar fark etmemiştim ama o kadar güzel gülüşü vardı ki sanki beni büyümüyordu
Kazadan sonra bayıldığimda onu rüyamda gördüğünden beri onu hayal etmeye başladım.
Hayalim de yanlızdım bir anda karşımda onu gördüm üzerinde beyaz şifon elbise onun üzerinde pembe bir hırka vardı bana koşup bana sarılmıştı şimdi o kıyafetlerle karşımda onu görüyordum acaba bana sarılacak mıydı?Ben ona şaşkınlıkla bakarken yanıma piyano hocam geldi bugün bir şiir dinletisi olacağını ve orada piyano çalmamı rica etti.
Meleğin anlattımı
Okulun kapısında Demiri gördüğümde şaşırmaktan ona selam bile veremedim geçen gün hayal ettiğim gibi giyinmişti aslında iki gün önce şiir okuyacağım öğrenince daha farklı giyinmiştik ama ben gelmeden önce zehra hoca arayıp okulun dinletisinde şiir okurken daha sade ve şık ol deyince ben de böyle giyinmiştim.
Atilla İlhan dan bir şiir okuyacaktım.Şiir şöyleydi;
Ben Sana MecburumBen sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..
ATİLLA İLHAN
Şiiri bir kez daha okurken yanıma Zehra hoca geldi bana şunları söyledi;
Sen şiir okurken yanında Demir adın da bir arkadaşın piyano çalacak dedi bana böyle deyince ben daha da heyecanlandım.
Demirin anlatımıyla
Şiir sunumuna böyle karşılamayacağım için eve gidip üstümü değişirdim siyah bir takım elbise giydim ama sonradan kıravatımı çıkardım.Sırayla bütün şiir okuyanların yanında piyano çaldım sonra onbeş dakikalık ara verildi sunumda sırada kim okuyacak diye sordum hocam da bana -"Melek Yaman dedi" ...
Arkadaşlarımın dediğine göre ben hoşlandığım birini duyunca kıpkırmızı olurmuşum sanırım şimdide öyle olmuştum.
Sonra sunucu koşmaya başladı.
Bayanlar ve bayanlar karşınızda okulumuzun konservatuar ikinci sınıf öğrencisi Demir Saygını ve ona şiiriyle eşlik etmek üzere Melek Yamanı sahneye davet ediyorum.İlk önce ben çıktım sahneye piyanoyu çalmaya başladım .Daha sonra da duru güzelliğiyle Melek çıktı sahneye onu öyle görünce gözlerimi ondan alamadım o şiiri okudu ben de onu izlemeye devam ettim .Ben piyanoyu çalarken Melek'in suratına baktım beni görünce gözlerinden yaş süzülmeye başladı amfide gümbürtü koptu Şimşekler yağmur yağmaya başladı annemin dediği bir söz aklıma geldi .
Oğlum "Eğer yağmur yağıyorsa bir melek ağlıyor demektir."
Piyano ve şiir sunumundan sonra Katılan herkese çiçek verdiler ben de orada Melek'le karşılaştım beraber bir kafeye gidip gidemeyeceğimizi sordum ,Melek de kabul etti ,birkaç dakika sonra beraber okuldan çıkıp arabaya binip kafeye gittik. Masaya oturduğumuzda ona şiir okurken Neden ağladığını sordum oda birkaç gün önce bunu Hayal ettiğini ve aynısını hissedince duygulandığını söyledi.
Meleğim inanmayacaksın ama seninle aynı hayali kurmuşuz sana tek bir şey söyleyeceğim senden çok hoşlanıyorum benimle çıkar mısın ?biliyorum kabul etmek zorunda değilsin ama kabul edersem beni çok mutlu edersin Melek bir sürü sustuktan sonra bana şöyle cevap verdi ben de senden çok hoşlanıyorum tabi ki seninle çıkarım.
Bugünden itibaren Demir ile Melek efsanesi başlamış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGARLI ADA
RomanceÜniversitede Ada ve Rüzgârın aşkla ilk tanışmalarını anlatan bir hikayedir. Ben aşkı senden önce bilmiyordum Adam.