San—"Minho bana şu dosyaları verir misin?"
Yaklaşık bir saattir aralıksız ödev yapan sevgilim ve arkadaşını izliyordum. Minho birkaç kere bizi izleyeceğine sende ders çalış dese de onu dinlememiştim. Dersi bir ara seviyor gibi olmuştum ama yok asla sevemiyorum.
Minho—"Şu işaretlediğim yerleri yazmalısın." Elden ele giden kağıtlar, çizilen ve düzenlenen sayfalar, cidden birbirlerinin gözlerine dahi bakmadan ödev yapıyorlardı.
Jisung—"Ben size içecek bir şeyler getireyim." Böyle aralıksız izlemek beni yormuşken, onların ne kadar yorulduğunu tahmin edemiyordum.
San—"Bende yardım edeyim mi?" Ne alaka?
Jisung—"Hiç gerek yok sağol."
San—"Edeyim edeyim." Madem direk kalkacaksın, ne diye soruyorsun?
Ben önden San hyung arkadan mutfağa girdik. O etrafı incelerken bende dolaptan mandalina suyunu çıkarmıştım. Bardaklara uzanacakken kolumun tutulmasıyla o tarafa doğru döndüm.
San—"Şey, yardım etmek için geldim sonuçta ondan bardakları çıkarmak istedim." Bakmayı kesip kolumu elleri arasından çektim.
Jisung—"Tamam üç tane bardak çıkar o zaman." Elime şişeyi alıp kapağını açarken, San hyung tarafına bakmamaya çalışıyordum. Belki de ben abartıyordum, bilmiyorum, fakat bu durum hoşuma gitmemişti.
Jisung—"İndir şuraya bende doldurayım. Bir şeyler yemek istersen eğer kurabiye, kek falan var. Yer misin?"
San—"Gerçekten çok acıktım." Bunu derken omzuma attığı koluna gitti gözüm. Evet, bu garip değildi. Neden garip olsun ki?
San—"Abin tam bir ders manyağı biliyor musun? Bir oturuyoruz, ağzını dahi açmadan saatlerce çalışıyor. Sen eğlenceli bir tipsin, belli. Keşke sen benim eşim olsaydın." Tamam, gülerek, şakalaştığını düşünerek konuşuyor ve normalde böyle şeylere takılmayan ben şu an aşırı sinirleniyorum.
Jisung—"Abim öyledir, hatta çok garip anılarımız var biliyor musun? Sırf ders çalıştıktan sonra bir süre konuşmuyor mesela, o arada o kadar garip şeyler yaşıyoruz ki." Aklıma dolan anılar ile güldüm.
San—"Senin abin iyi hoşta, karakteri güzel değil." Bu nasıl böyle konuşabiliyor Minho hakkında?
Jisung—"O niyeymiş?"
San—"Sevgilisi var belli, ona rağmen etrafa mavi boncuk dağıtıyor." Duyduğum şey ne kadar sinirimi bozsa da, Minho'nun böyle bir şey yapmayacağını biliyordum. Asıl sinir olduğum şey bu çocuğun böyle konuşabilmesiydi.
Jisung—"Bunu nerden çıkardın? Abim diye demiyorum çok sadıktır." Minho senin ağzına sıçayım, 10 dklık konuşma da ciddi ciddi abim olduğunu düşünmeye başladım.
San—"Ona gelen hediyeleri kabul ediyor, buluşmalara katılıyor, masaya gelenleri kabul ediyor. Benim sevgilim olsa böyle yanlış anlaşılacak hareketler yapmam. Sen sevgilin varken seni seven başka birisiyle oturup yemek yer misin?"
Oldukça ciddi görünen bu gencin söylediklerine karşı sakin kalmaya çalıştım. Sakin olmalı ve gidip Minho ile kavga etmemeliydim.
Jisung—"Sadece fazla kibar, bu da onun gerizekalılığı." Sonunda kolunun altından çıkıp keklere doğru gittim.
San—"Nasıl bir ilişkileri var bilmiyorum ama fazla sürmez. Yazık oğlana, Minho'nun adam falan olduğunu sanıyor." Ben bu çocuğun ağzından çıkan kahkahayı düğüm yapıp ona geri sokmak istiyorum.
Jisung—"Minho'yu tanımıyorsun lütfen düzgün konuş." İçimden kibar ol diye ince sesi dinlemiştim.
San—"Demedi deme, aklı varsa Minho onu aldatmadan o çocuk ayrılır." Bir dakika ya, asıl takılmam gereken nokta Minho'nun gay olduğunu biliyor olması.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANGEL/MİNSUNG
Fanfiction"Yüzükler sadece bir eşya, bizim kalbimiz birbirine bağlı, kaderlerimiz ise düğümlenmiş." DEVİL/MİNSUNG DEVAM KİTABI ---- +18 İÇERİK