Vol 17

2.1K 233 134
                                        

Şu an karşımda oturuyorlardı. İnanamadığım için sürekli onları izliyordum ama ciddi ciddi gelmişlerdi.

Jisung—"Niye haber vermediniz? Gelip alırdık sizi."

Felix—"Şu yüzündeki şaşkınlık ifadesi için haber vermedik, birkaç gün daha şaşırırsın artık." Felix gıcık gıcık güldüğünde arkamdaki yastığı ona fırlatmıştım.

Gelir gelmez kemiklerimi ezdikten sonra kalkmış ve teker teker sarılmıştık. Hyunjin, Felix, Chan, Changbin, Jeongin, Seungmin hepsi buradaydı. Aynı zamanda Wooyoung ile de tanışıp anlaşmışlardı.

Zaten Wooyoung arkadaş canlısı olduğu için pekte zor olmamıştı.

Minho—"Hiçbir şey değişmemiş ya, Hyunjin'in yavşaklığı hala üzerinde." Şu an yanımda oturup götümü ellediği için mi bu laf yani? Götümü de elletmeyeceksem nerede kaldı arkadaşlık?

Hyunjin—"Sana yapmadığım sürece kendi işine bak sen." Yavşaklığı falan bilmem ama hala malın önde gideniydi..

Seungmin—"Bu adam olmaz Minho, boşver. Ben saldım sen de sal." Oturduğu yerden rahat rahat konuşan Seungmin'e baktım, cidden salmıştı.

Minho—"Bana ne be Hyunjin'den? Ben sevgilimi düşünüyorum." Sevgilin seni yer yer.

Jisung—"Abartacak bir şey yok, özlediğimiz için yakın oturuyoruz o kadar."

Seungmin—"Sevgilisi buradayken beyefendi gidip başkasıyla yakın oturuyor." Götün benimki kadar güzel olsaydı seninle otururdu Allah'ın düz götlüsü.

Hyunjin—"Niye bu kadar abarttın be çiçeğim? Tamam gel sende diğer yanıma otur." Seungmin bu söz karşı omuz silkmişti. Artık Hyunjin'in arkadaşlarına değer verdiğini anlaması gerekiyordu.

Arkadaşlarının önüne geçirmezdi sevgilisini. Tamam, herkesin yeri farklıydı ama arkadaşlarınınki bambaşkaydı ve uzun zamandır görüşmüyorduk.

Yani bu andaki yakın oturuşumuz gayet doğaldı.

Hyunjin—"Ve siz antep fıstığı delisi ve şıllık tatlısı, arkadaşınızı ziyarete geldiniz oynaşmaya değil."

Sadece yan yana oturuyor olmaları dışında bir sorun yoktu.

Changbin—"Felix şuna bir şey de vallahi elimde kalacak. Yolda zaten sinir krizine soktu beni."

Felix—"Evet şıllık tatlısı ne alaka?" Changbin, Felix'e "gerçekten bunu mu dedim ben" der gibi baktığında Felix "ne?" dercesine kafasını sallamıştı.

Hyunjin—"Çok seviyorsun ya ondan dedim, gerçi şıllık da diyebilirdim onu da seviyorsun gibi." Hyunjin'in ölesi gelmişti anlaşılan.

Minho—"Evet arkadaşlar aç mısınız?" Changbin'in siniri dinmese de en azından kavga çıkarmamaya çalışıyordu Allah bilir ,yolda ne yaşattı onlara.

Chan—"Kanka açız ya, Jeongin'in de baya uykusu geliyor. En azından hangi oda olduğunu göster de şu çantaları koyalım."

Minho onlar içinde yemek söylemiş ardından çantaların birazını alıp çoğunu Hyunjin'e yükleyerek odaya gitmişti.

Bu arada Felix'de yanıma geldi.

Felix—"Hayatına böyle girsem ne yapabilirsin ki?"

Jisung—"Sen her geldiğinde kollarım açık bekliyor olduğumu biliyorsun."

Felix—"Bir romantikleşmişsin, duymasın ama Minho bunları." Bence de duymasın.

Jisung—"Ne iyi oldu gelmeniz, çok ihtiyacım vardı buna." Hiçbirinin bir şeyden haberi yoktu, artık anlatıp bol bol gülebilirdik.

ANGEL/MİNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin