Barbaros... Tatlım?
Bazı şeyleri gün geçtikçe unutuyorum sanırım. İlaçlar unutkanlık yapıyor. İçmek istemiyorum bir yandan ama bir gün beni ziyarete geldiğinde içmediğimi görürsen kızarsın biliyorum. Şu siyah beyaz hayatımın renkli tek ayrıntısı senken, seni unutmayı göze alamam Barbaros.
Seninle açılan gözlerimi kapatamam, kokunla verdiğim nefesi geri alamam, sesin kulağıma dolmuşken yanımda bülbül olsa şakıtamam, seninle ısınmış içimi soğutamam Barbaros... Yapamam bunu.
Seni ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. Lise iki, soldaki sütunun en arkasının bir önündeki sırada oturuyorsun. Camdan bakıp, şarkılar mırıldanıyorsun. Daha önce böyle bir ses duymamıştım...
Söylediğin şarkı ise etnik, doğu rüzgarlarını estiren bir şarkı. Sözleri dün gibi aklımda. Verdiğin her nefesin, vücudunun her bir zerresinin aklımda olması gibi...
Yanına oturdum, kafamda klişe bir film sahnesi yaratmak yoktu. Sadece sesinle birlikte, kokunu da çok merak etmiştim.
Ben oturduğumda söylemeyi bıraktın. Tabii o zamanlar, bilmiyordum sosyal anksiyetenin varlığını. Gözlerinin rengini bile yangından birkaç gün önce öğrendim ama kokun ve sesin ilk günden beri öyle bir tutkal ile yapışmışlardı ki zihnime, istesem de atamam onları ömrümün sonuna kadar.
Yarım yamalak konuştuk, kekeliyordun ama konuşuyordun. Bizi gören insanların şaşırmasına anlam verememiştim. Meğer sen hiç konuşmazmışsın Barbaros. Ama benimle konuşmuştun. Ne kadar minnettarım, bilemezsin bi'tanem... Kendimi değerli hissettirdiğin için ne kadar minnettarım tahmin edemezsin.
O gün eve birlikte yürüdük, meğer ne kadar da yakınmış evlerimiz. Gönüllerimizin yakınlıktan çıkıp 'bir' olacağını tahmin edemedim, affet.
Ertesi gün, ertesi gün... Her gün daha fazla konuştun benimle ama gözlerime bakmadın. Göz rengini merak ettiğim kadar hiçbir şeyi merak etmemiştim oysaki.
Günbegün konuşmalarımız artarken, sana dokunmak istediğimi fark ettim. Seni görüyor, kokunu alabiliyor, duyabiliyordum. Aralarından bir seçim yapmak zorunda olsam... -Bu soruyu çok düşündürdün bana ama sana bunun için de minnettarım.- Ne kadar zor olsa da birini seç deseler, sesini seçerdim bir şekilde.
O sesine yıllardır hasretim Barbaros...
Yıllardır dediğime bakma, zaman kavramım iyice yok oluyor. Sakallarımın uzamasından hesaplamaya çalışıyorum bir şekilde ya da aptal hemşirelerle muhatap olmak zorunda kalıyorum.
Zaten konu sana yazacağım bu mektubun tarihi olmasa, hiç de sikimde değil.
Bir gün beni ziyarete geleceksin, biliyorum. Sımsıkı sarılacaksın bana.
Ya da birazdan üstüme atlayarak uyandıracaksın beni ve ben sana kahkahalarımın arasında gördüğüm bu korkunç kabusu anlatacağım.
Unutursam ölürüm Barbaros. Bana kendini unutturma olur mu?
-17/06/2014