5. Mektup

49 6 39
                                    




Selam.

Son mektubu yazmamdan itibaren baya şey yaşandı aslında ama ne kadar umurunda olur kestiremiyorum. İlaçlarımı hala almak istemiyorum. Bazı şeyler çok korkutuyor beni. Resmen legal torbacıların elinde bir deney hayvanı misali tutuluyorum.

Artık yoruldum. Seni beklemekten gün geçtikçe daha fazla yoruluyorum. İçimdeki umudu sanki kör bir bıçakla kesip alıyorlar ve bu ne kadar can yakıcı anlatamam Barbaros. sadece yaşayarak anlayabilirsin ama umarım hiçbir zaman yaşamazsın bunu.

O içimde büyüyen boşluğun ağırlığını anlatamam. Hani demiştin ya "En ağır cisim aslında boşluktur." diye. Öyleymiş Barbaros.

Ve birlikte film izlemiştik bir gün. Yapılan toplu etkinliklerden birine katılmak istemiştin, o kadar ısrar etmiştin ki bir salon dolusu insanla o filmi izlemiştik. Senden başka bir insanın varlığına inanmak istemiyordum ben oysaki.

Orada demişti ki "Bir insan; yemeksiz dört hafta, susuz gün, havasız dört dakika dayanabilir. Ama... Ama umutsuz dört saniye bile dayanamaz." diyordu. Umudumun tükenmesine az kaldı Barbaros.

Yangından önce içimde yavaş yavaş büyüyen bir bebek misali gelişen umut olgumun varlığını o kadar garipsemiştim ki akşamları senden başka bir şey düşünemez olmuştum. Kafamda belki de ilk defa kanımdan olmayan birini bu kadar uzun süre düşünmüştüm, bilmiyorum. Senden öncesi o kadar hızlı silindi ki... Zaten senin kafamda yer ettiğin gün opaklıklarını yitirmişlerdi.

Bir gün elinde bir kitap ile geldin okula. Sınıftaki diğer insanlar, senin sesini her duyduklarında şaşırmaları gibi o kitabı bana okumana da şaşırmışlardı. Sesin pürüzsüz çıkıyordu. Normalde boğazındaki nodülleri beş metre öteden bile fark edebilirlerdi lakin benim için o pürüzler bile kusursuzluğun bir simgesiydi Barbaros.

Kusursuzluk sendin, senden farklı olan herhangi bir şey, perspektifsiz çizilmiş bir anatomiden farklıydı benim için. Ah! resim demişken, senin portrenden kaç tane çizdiğimi sayamıyorum. Her çizdiğimde daha kötü çiziyormuşum gibi hissediyorum ve bu beni çok kokutuyor.

Yüzünü unutmaktan delicesine korkuyorum hayatım. Köpek gibi korkuyorum...

Seni unutmak dışında hiçbir şey beni korkutmuyor, bana kendini unutturma Barbaros... Lütfen...

Daha ne yazarım bilmiyorum. Yazmayı da gün geçtikçe unutuyorum sanırım ama bunca unutkanlığa rağmen kafamdan asla gitmeyecek tek bir cümle var;

Seni seviyorum Barbaros...

-02/09/2014

Başka HayatlardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin