2. Bölüm=İlk Defa Atılacak Adımlar

219 15 6
                                    

"Her birimizin acısı, yarası aynı yerdeydi. İzlerimiz çocukluğumuzdan armağandı bize, ve o izlerin hepsi ise sarılmaya muhtaçtı.

...

Herkesin hayatı kendi içindi aslında, kimin için yaşıyorduk ki?

Buna çoğu insanın cevabı belliydi, kendi için yaşardı insanlar. Yani bazılarımız. Bazılarımız sadece kendilerine sarılır, bir tek kendilerine sığınabilirlerdi ve bu yüzden kendileri için yaşarlardı. Bazıları ise hayatlarında kendilerine bile tutunamamış, başkasına sımsıkı sarılmış o yüzden sadece onun için yaşayan birileri olurlardı.

Hiç bir zaman kendim için yaşayan taraf olmamıştım, o da zordu. Onunda yarası vardı, oda kırardı çok yorardı.

Ben onu da yapamamıştım.

"Kuma doğru yönelin!" Demirhan'ın sesini hepimiz duyduğumuzda hareketlerimiz tarif ettiği yere dönmüştü. Ormanın içine değil de, kıyı kenarına yöneldiğimizde içimde olan endişe kırıntıları garip bir şekilde hissettiğim hislerle tozlanmışlardı.

Gökyüzünde olmak bu kadar tuhaf bir his miydi?

Öyleymiş.

Gökyüzünde süzülme süremiz daha fazla ilerleyememişti, paraşütlerimiz bizim de onları çevirmemizin etkisiyle kuma iyice yaklaştığında işte şimdi ne yapacağımdan emin değildim. İp, elimi hızla ipe uzattığımda şeffaf bir bulut üstümü kaplamış, ve saniyeler içinde bende çok da bir hasar bırakmayacak şekilde kuma doğru bir iniş yaşamıştım.

Bu gerçekten tuhaf bir histi.

Yaşadığım ilk bu heyecan hissini hiç tanımadığım insanlarla yaşıyor olmam da garip hissettirmişti. Kuma indiğimizde başımızın üstündeki bulutlar toplanmış kendi kendine çıktığı çantanın içine sinerek yok olmuşlardı. Ayaklarım gökyüzünden sonra kuma bastığı için titriyorlardı.

"Herkes iyimi?" Demirhan'ın seslenişinden sonra etrafıma bakındım. Diğerlerinin de paraşütleri aynı benimki gibi toplandığında iyi olduklarını anlamıştım. Bedenimi dikleştirip ayağa kalktığımda ilk baş buruşan tişörtümü çekiştirip düzelttim. Bakışlarım sola doğru kaydığında gördüğüm manzarayla neredeyse ikiye ayrılmıştım.

Orman, burada normal bir ormandan ziyade, yıllardır terk edilmiş bir ıssız alan hissiyatı vardı. Sitedeki resimlerde görüntünün böyle olmadığında emindim.

"Burada ev mev olması gerekmiyor muydu?" İlk defa sesini duyduğum çocuğa baktım. Tan'ın dediğine göre adı Barlas'tı. Barlas Keskin.

Barlas'ın mırıltısı aslında hepimizin aklından geçen şeydi. Kaşlarım çatıldığında merakla etrafa bakınmıştım. Evet yazılanlara göre sadece ev değil, bize oldukça lüks bir şekilde bir yaşam sunacaklardı, sadece telefon yoktu ve tanımadığımız insanlara duracaktık. Devamı normaldi. Demirhan ormana doğru bir kaç adım atıp merakla etrafını incelemeye başladı.

"Diğer gruplar ormanın içine inmiş olmalılar. Ayrıca burayı geçtim, içeride bile bir ev olabileceğinden şüpheliyim." Çatık olan kaşları ve hareleri ifadesizliğe bürünmüştü "Yani -" Demirhan'ın sözünü kesen kişi Karaca denilen kızdı. 

"Yanisi şu, dolandırıldık. Evi kendimiz yapacağız" Karaca sözlerinden sonra önümüzde duran ormana doğru bir kaç adım atmıştı ki Demirhan onun kolundan tutarak geri çekilmesine neden oldu. 

"Biraz bekle." Barlas'ın sinirli sözcükleri ortamıza birer tuğla gibi oturmuştu. 

"Bu siktiğimin mekanında bir de ev yapmakla mı uğraşacağız!?" Dışarı taşan sinirini hepimiz hissedebiliyorduk, Barlas öfkesini yaymakta çok beceriksiz biri gibi görünmüyordu, hatta bu konuda başarılı sayılabilir gibi duruyordu. 

1 YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin