●○●○●○●○

706 51 9
                                    

Gözlerimi açtığımda beyaz bir koltukta üstüm ince bir yorgan ile örtülmüş şekilde yatıyordum. Jungkook'un odasında olduğumu anladım ve yavaşça koltukta dikleşerek oturdum. Çünkü bipolar Jungkook'un ne yapacağı belli olmayacağından onu bekleyecektim.

5 dakikanın sonunda Jungkook içeri girdi,beni ilk farketmesede sonra dikkatlice bana bakıp dolabında bir şeyler aramaya başladı. Yutkunup söze başladım “Annenin,öldürüldüğünü bilmiyordum” dedim.

Bana döndü ve yüzünde üzgün,pişmanlık içeren bir gülüş attıktan sonra dolabına geri baktı. Biraz sessiz kaldıktan sonra “Bende bilmiyordum ilk,bilmeyecek kadar küçüktüm” dedi. Jungkook annesi ile sadece bir tane anısını hatırlıyordu. O bir tane anıyada sımsıkı tutunmuştu.

Küçükken o anının nedenini anlayamadığı için bana sormuştu,bende anneler hisseder demiştim. Jungkook bunu hiç bilememişti. Kendimi bok gibi hissediyordum,babam yüzünden her şeyin böyle olması ve babama inat Jungkook ile evlendirilmem çok garip geliyordu. Benim unuttuğum şey babamın son aylarda bana iyi davranmasıydı,belkide evleneceğimi bildiği için sorgusuz sualsiz kabul edeyim diyeydi.

Jungkook kırgındı,adaletsizliğe kırgındı.

Muhtemelen şuan sorguluyordu, neden benim yaşadığım halde annesinin öldürüldüğünü. Belkide annesi soylu bir aileden gelseydi yaşayacaktı. Ve her şey çok güzel olacaktı.

Yavaş yavaş kendimden de nefret etmeye başlıyordum.

“Sen yaşıyorsun bir kurtla evleneceğin halde,peki benim annem neden yaşamıyor?” dedi sessizce Jungkook. Dolabını kapattı ve yere çöktü.Elleri ile saçını karıştırdı ve kafasını dizine koydu.

“Ben hala neden buradayım? Yani saat geç olmuş” dedim çekinerek,bunu sormamın hiç sırası değildi ama merak ediyordum. Bana bakmadan “Ailenle, babam evlilik meselesi için sabaha kadar konuşacaklarmışdedi. Evlenen bizdik ve onlar konuşuyordu. Tabi asırlardır olan kanunu değiştirmeleri zor olacağından endişeliydiler.

İyice suçluluk duygusu kalbime baskı yapması ile “Üzgünüm Jungkook,böyle olmasını istemezdim.” dedim. Başımı öne eğip ellerimle oynadım. Kısa bir an bana baktı ve “Olmalısın,üzgün olmalısın.” dedi. Çok yorgun gözüküyordu ve hala dolabın ve duvarın bitiştiği köşede oturuyordu.

Bir kaç dakika sonra dayanamayarak konuştum Jungkook saçlarında ıslak hem duvara yaslanıyorsun,hasta olacaksın hadi kalk” dedim. Biraz uykulu olduğu için kısık sesi ile “Benim için endişelenme” dedi.

Rüyasında beni görse laf atacaktı bu adam gerçekten.

Jungkook'u kaldırmam muhtemelen imkansız olacağından yanına gidip yorganı üstüne attım. Ama saçlarının ıslaklığı ile tüm kıyafeti ıslanmıştı. “Of Jungkook bebek misin? Kalk saçlarını kurut. Yatağına yat” dememle bana bakıp “Sana benim için endişelenme demedim mi? Kes sesini” dedi. Yüzüne bakıp “Bunu senin için yapmıyorum zaten küçük Jungkook için yapıyorum,her zaman mutlu olmasını bilen çocuk için” dediğimde histerik bir şekilde gülüp “Öyle bir çocuk yok artık,gelmeyecekte.” dedi.

Üzgünüm Jungkook,tüm her şeye rağmen senin için endişeleniyorum. Bu belki senin mideni bulandırıyordur ama ben hala küçücük bir umutla yeşeren Jungkook'un içinde olduğuna inanıyorum. İstersen bana yüzsüz,gurursuz de ama bu benim için fayda etmez. Gururla ölmek işe yaramıyor,sevgi ile ölelim.

Mellifluous  +JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin