O kadar heyecanlanmıştım ki yanlışlıkla bir saat önceden havalimanına gelmiş Jihyun'u bekliyordum. Tek başımaydım çünkü Jihyun çok küçükken gittiği için hiç arkadaşı yoktu burada,bazen benim arkadaşlarım ile oynardı ama Jihyun zekiydi. Hep kendini geliştirmeye çalıştığı için pek oynamayada çıkmazdı.
Ellerim titreye titreye Jihyun'u bekliyordum,her şeyden çok özlediğim kardeşimi bekliyordum. Muhtemelen Jihyun'un vampir özellikleri aktifti çünkü küçükken öğrenmişti ve geliştirmiştir diye kendini düşünüyorum. Gerçi kendini geliştirmesede babam onu geliştirtmiştir çünkü ben Jungkook ile evlenip iki sürüyü birleştiren çocuk olacaktım Jihyun'unda vampirlerin başına geçen kişi olacaktı babamdan sonra.
Ben olamazdım diye düşünüyordum çünkü gerçekten vampirler hakkında hiç bir şey bilmiyordum,toplasak 5 tane vampir görmüştüm. Daha karşımdakinin vampir olup olmadığını bile anlayamıyordum. Gerçi bunlar ileride belli olacak diye düşünmeyi ertelemeye karar verdim.
Jihyun uçaktan inmişti,valizleri elinde bana bakıyordu. İlk farketmesemde farkettikten sonra ikimizde hareket edemedik. Birbirimize uzaktan baktık uzunca. Eğer görüntülü konuşmasaydık karşımdakinin Jihyun olduğunu kesinlikle anlayamazdım. İlk şoktan çıkan Jihyun oldu ve koşarak bana sarıldı,bende ona sarıldım. Kafasını omzuma koydu ve ağlaması şiddetlendi. Omzuna vurup “Beni görür görmez tepkin bu mu? O kadar mı çirkin olmuşum Jihyun-Ah?!” dedim şakadan kızarak. Hafifçe gülüp ağlamasını durdurmayı başarmaya çalışıyordu.
“Hala gördüğüm en güzel erkeksin Jimin” dediğinde kızarak ona baktım "Hala bana güzel diyorsunuz,yakışıklı olmam gerek” dedim. Jihyun sorgular bir şekilde bakarak “Jungkook ile Jin hala sana güzel mi diyor?” dedi. O'na göz devirip “Havalimanında konuştuğumuz konuya bak,hadi gidelim” dedim.
----🦋-----
Bavulları eve koyup, annemin Jihyun ile sarılma faslı bitince hemen onu dışarı çıkarttım. Küçükken gittiğimiz yerlere onu götürecektim. İlk başlamam gereken yer her şeyin başladığı parktı ilk arkadaşlarımız,ilk sevdiğimiz kişilerle tanıştığımız yerden başlamak istedim.
Jihyun'un görür görmez tanıması ile gülümsedim. Hafifçe eşyalara dokundu ve salıncakta oturdu. Yavaşça sallanıyordu. Bende onun yanına oturup aynı hızda sallandım. O'na baktığımda ileriye düşünceli bir şekilde bakıyordu. “Çok büyümüşsün Jihyun” dedim ayaklarıma bakarak,kısa bir an bana döndü sonra önüne baktı geri ve “Beni en son gördüğünde 10 yaşındaydım Jimin,tabikide biraz büyümem gerekiyordu” diyip güldü bende gülüp “7 yaşında ki Jihyun'u hatırlıyorum hala,elinde küçük ayıcığı ile peşimden koşardı. Her yere o ayı ile giderdin. Ben olmadığım zaman ayıyı bırakmadığından annemle hep kavga ederdin,abim yokken beni o koruyor diye.” dedim.
Onaylar şekilde mırıldandı “Zaten ondan sonra oldu her şey,bazen diyorum ki keşke o gece yanında yatmaya gelmeseydim. Eğer gelmeseydim bende bilmeyecektim birlikte yaşayabilecektik ya da ben bunu saklayacak kadar büyümüş olacaktım” dediğinde ona karşı çıktım “Sen sadece tarihi biraz daha erkene aldın böyle olacağı belliydi zaten” dedim. Hiç bir şey demeden sallanmaya devam etti.
“Jungkook ile zorla evleniyorsun ama bir düşüncen var değil mi Jimin?” dediğinde onu kocaman bir gülümseme ile onayladım. Salıncaktan ayağa kalkıp “Artık zorla evlenmiyorum.Eğer zorlaysa bizde bunu çekilir hale getiririz!” dedim çok iyi bir halt becerecek gibi “O tam olarak bunu istemiyor” dedi garip bir şekilde bakarak Jihyun. “O zaman o kurtsa bende aslan olup onu uslandıracağım” dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mellifluous +Jikook
Teen FictionÇok durusun Park Jimin,bense kirden gözükmeyen bir adamım. +tamamlandı