Sabahleyin kalkar kalkmaz ilk yaptığım şey Jungkook'a bakmak olmuştu bu son 2 günde. Giyindiğini gördüğümde nedensiz bir rahatlama ile nefes vermiştim,kemerini takmaya çalıştığı için ilk beni görmemişti. “Neden bir anda endişe ile kalkıyorsun? Kötü bir rüya mı görüyorsun?” dedi. “Ha,şey... Hayır yani” dedim,ne diyeceğimi bilemediğim için elim ayağım birbirine dolandı. Malesef Jungkook bir şey bilmediği için daha çok endişelenmişti. “Bana anlatabilirsin.” dedi.
“Gitmeden... Sen gitmeden önce göreyim diye” dedim utana sıkıla. Endişeli yüzü bir anda o anlamlı gülüşü takınmıştı “Bak o gülüşü yapma yine,hayır Jungkook” dediğimde daha çok gülmeye başlamıştı. O gülüşü kulaklarıma dolduğu zaman gerçekten şanslı olduğumu hissettim.
Jungkook aklına geldiği şey ile bana döndü “Bugün bütün gün kurt formumuzda kalacağız,çocuklarda olacak. İstersen gelebilirsin. Kurt olduklarından dolayı korkmana gerek yok,seni koruyacağımdır.” dediğinde Jungkook'un kurt formunu merak ettiğim için kabul etmek istemiştim. “Gelmek istiyorum ama senin korumanla alakası yok,yabancılık çektiğim için yinede diken üstünde hissetirecektir,Jihyun'u çağırabilir miyim?” dedim soran gözlerle.
“O'na saldırabilirler Jimin” dedi. Buna karşı olarak “Hoseok onu koruyacaktır,sonuçta ruh eşi değil mi?” dedim merakla,Jungkook biraz düşündükten sonra bu fikir aklına yatmış olacak ki haklısın gibi bir şeyler mırıldanmıştı. Bunu duymam ile hemen Jihyun'u aramış,gelmesini söylemiştim.
Bu sırada aşağı inen Jungkook'un yanına inmeden önce kıyafetlerimi değiştirmeliydim. Altıma siyah bir pantolon,üstümede kırmızı,kolları çizgili bir tişört giymiştim. Jungkook sportif olmak için altına kot,üstüne siyah bir tişört giymişti. Kurt formunda kalacağı için gün boyunca rahat olmak adına bunları giymişti.
Ama giydiği siyah tişörtün onu sarması,onu hiç sportif göstermiyordu.
Gerçi bir laf vardır,bazı kişiler çuval giyse yakışır. O lafı Jungkook'u gören biri söylemiş olabilir.
Aşağıya inerken o kadar heyecanlıydım ki merdivenlerden ikişer ikişer atlıyordum. Eh bu da malesef önümde hiç bir şeyden habersiz Jungkook'un üzerine atlamama sebep olmuştu. Jungkook'un sırtına düştüğüm için boynuna ellerimi sarmıştım. Düşmeyi beklerken Jungkook boynundaki ellerimi sıkıca tutmuştu.
“İyi misin?” dediğinde şaşırarak “Reflekslerin çok hızlı gerçekten” dedim. Bacaklarını biraz kırıp ayaklarımın yere değmesini sağladığında boynunda ki ellerimi ayırdım. “Kahvaltı hazırladım,gel hadi” dedi ve tekrardan ellerimi tuttu.
Gerçekten Jungkook becerikli biri olduğu için hiç bir sorun yaşamadan güzel bir sofra kurmuştu. “Çok beceriklisin,ben sana en son yemek hazırlamaya çalıştığımda tam olarak şu oldu,” diyerek gitgide geçen yara izlerini gösterdim. Bunu yeni öğrenen Jungkook,şaşkın bir şekilde bakıp “Ben onu sonra ki gün yedim ve neden iyileştirme gücünü kullanmadın?” dedi. Biraz iç çekip “Kontrol edemiyorum pek güçlerimi,o yüzden kullanmaktan kaçınıyorum” dedim surat bükerek.
“Benim için bir şey yapmana gerek yok Jimin,sadece sevgin yeterli ve yavaş yavaş kontrol edebiliceksindir” diyip kestiğim parmakları teker teker öptü. Bu hareketine şaşırsamda,nedensiz bir şekilde beni duygulandırmıştı. Gerçekten işe yaramıştı ve ben şu an sevgimin karşılığını alıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mellifluous +Jikook
Teen FictionÇok durusun Park Jimin,bense kirden gözükmeyen bir adamım. +tamamlandı