Bölüme başlamadan önce şuraya kafamdaki Rodos'a benzer bir fotoğraf bırakıyorum, tamamen benim eserim değil ama üzerinde oynamalar yaptım. :) Keyifli okumalar.
Boynu ve kolları saran zümrüt yeşili, ayak bileklerine kadar uzanan elbisenin üzerine Myra'nın tuttuğu siyah yaka kürkünü giydim. Saçlarımı uzun, kalın bir örgü yaptıktan sonra çıkmak için hazırdım. Gerginlikten dizlerim titriyordu. Myra'yı öpüp teşekkür ettim, karşılığında bana kocaman gülümsedi.
"Beni o masaya oturtacaklarını hiç sanmıyorum."
Myra saçlarımla oynadı cesaret vermek ister gibi. Yüzüne renk gelmişti. Eski hali kadar olmasa da, iyi görünüyordu.
Kulübeden çıktığımda Rodos'u ileri geri dolanırken buldum. Beni görünce durdu. Bir süre izledi.
Milet ateşin başında ıslık çaldı. Onlara reverans yapıp güldüm.
Rodos, kafasına cenazede taktığı halka tacı takmış, kahverengi bir kürk ve deri çizmeler giymişti.
"Olmuşsun." deyip bir elini bana uzattı. Ata binmeden önce durdum. Rodos bana soran gözlerle baktı.
"Rodos o masada bana yer yok, bu bir aile yemeği olacak." dediğimde güldü.
"Ne aile ama." dedi. "Korkma ben yanında-"
Milet sözünü kesti. "Rodos, Eyfel haklı. Senin yanında olması bir şey değiştirmeyecek."
"Sen kimin tarafındasın?" dedi Rodos.
"Taraf olmakla ilgisi yok evlat. Babil'in yanına götürüyorsun ve olay çıkmamasını bekliyorsun. Tüm çalışanlar o bahçede olacak Rodos. Ve tüm halk meydanda olacak."
"O adamla bir anlaşma yaptım." dedi Rodos ata dönerken. "Arena istiyor ve bunun için Eyfel'i görmezden gelebilir. Gelmezse, abimi seve seve gebertirim."
Milet'e baktım. Gözleriyle korkmamamı gerektiren bir işaret yaptı.
Rodos'un yardımıyla atın ön tarafına yan bir şekilde oturup dengeleri kurmak için eyerin iplerinden birini tuttum. Rodos bindikten sonra Milet'e döndü ve "Gelmeyeceğinden emin misin?" dedi. Milet 'hayır' anlamında kaşlarını kaldırdı. "Myra yalnız kalmasın, dikkatli ol oğlum."
Rodos kafa salladı.
Ormandan çıktığımızda hava iyice kararmıştı.
"Kalbin hep böyle mi atıyor?" dedi Rodos. Atı biraz yavaşlatmıştı. İleride meydanda kurulan sofralar görünüyordu. Kalabalığa girmek yerine yolu uzatıp aşağıdan dolanıyorduk. Geçen sefer girdiğimizde Rodos'a atılan hakaretleri hatırladım.
"Ne?" dedim söylediğini duymuş olmama rağmen.
"Acıktım." dedi etrafa bakınırken. "Sizin orada kral ölünce ne yaparlar?" dedi sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL KELEBEĞİ
General FictionBir kitap yazdığını düşün. İçindeki krallık; entrikası bol, kardeşlerin bile birbirine düşman olduğu, taht için birbirleriyle mücadele ettikleri bambaşka bir evrende. Her kitapta olduğu gibi bunda da bir baş karakter var elbette. Günü geldiğinde tah...