Not:Bu bölüm ve bundan sonraki bölümlerde koyu renkle yazacağım yerler yazarın (kendi) ağzımdan olacak. Bazı detayları öyle vermem gerekiyor, umarım seversiniz🖤
Ona bu kadar aşıkken ondan nasıl uzak durabilirim hiç bilmiyorum.. Belki o telefondaki kişi sadece arkadaşıdır, olamaz mı? Ama ya değilse? Sanırım delireceğim...
Eğitmenlerden biri 2 gün sonra izinli olduğumuzu söyledi, o zaman ne yapacağımı düşündüm. Eve mi gitsem.. bu moral bozukluğuyla aileme gözükmesem daha iyi olur, her neyse o gün karar veririm.. Akşam San tam yurttan çıkacakken onu gördüm, seslendim ama duymadı, peşinden gittim. Biri ona sarılıyordu.. Yoksa o sabah arayan kişi miydi? Ama San ona sarılmadı, aksine kendini geri çekti. Neydi şimdi bu? Ben bu çocuğu gerçekten anlamıyorum. Ne? Bu sefer de koluna girdi.. ve San bir şey yapmadı.. Ondan uzak durmalıydım. Bunu unutmamalıyım.
Her neyse odama gidip dinleneyim.
Seo, sürekli San'la temas kurmaya çalıştı ama San izin vermedi. Gece boyu içki içti. Gece sonu San tam yurda gidecekken kolundan tuttu "neden beni sevmiyorsun?" San onu odasına çıkardı, Seo yu yatağa yatırır yatırmaz uykuya dalmıştı "benim yaşadıklarımı yaşattığım için özür dilerim, çok erkek tarafından reddedildim.. kendimi aşka kapattım.. tekrardan özür dilerim" San bunları söylemiş olsa bile Seo bunları duymamıştı. San şirkete geldiğinde ilk önce Wooyoung'un yanına gitti. Yorgana sarılmış bir şekilde uyuyordu.. onu öyle görünce yüzünde bir gülümseme oluştu.
Sabah San başımda dikilmiş beni uyandırmaya çalışıyordu.
+Woo kalk!
-Noldu ya? Saat kaç?
+7
-Neden bu kadar erken uyandırdın?
+Koşuya gideceğim, sende gel
-İstemiyorum, sen git
+Fikrini sormadım
San, Woo'nun üzerinden yorganı çekti.
+10 dakikan var, çabuk
-Ya ne—
+Süren başladı
Nereden çıktı bu koşu? Beni niye katıyor ki? Kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve üzerimi değiştirdim. Aşağı indiğimde ısınma hareketlerini yapıyordu.
-Gerçekten nereden çıktı bu?
+Sağlıklı hayatın olsun istemiyor musun? Hadi ısın sende..
-Neyse, peki
Birlikte hareketleri yaptık ve koşuya başladık. Çok hızlı koşuyordu. Yavaşlamasını söylüyordum ama 2 dakika sonra yine hızlanıyordu..
-Senin bişeyin mi var?
+Hayır niye sordun?
-Çok hırslı koşuyorsun, sanki kendine eziyet etmeye çalışıyormuş gibi bakıyorsun ve davranıyorsun
+Yok öyle bişey, hadi devam edelim
-Ben çok yoruldum, biraz dinleneyim.
+Tamam otur burada dinlen bende şu binanın etrafında iki tur atayım.
-Ne? O bi—
San'ın bina dediği yer 20 katlı bir holdingdi.. Gerçekten kendisine eziyet ediyor.. böyle davranması normal değil.
San'ın aklı Seo'daydı.. Onu üzdüğü için kendisine bunu yapıyordu, sanki böyle yapması onu daha iyi hissettirecek gibi düşünüyordu.. 2. Turun tamamlayamadan yorgunluktan kendini yerde buldu. Ağlamaya başladı.. O sırada Woo onu kontrol etmek için yanına geliyordu.
San'ı öyle yerde oturup ağlarken gördüğümde ki o kötü hissi hiçbir zaman hissetmemiştim.. Koşarak yanına gittim..
-Ne oldu? Neyin var San?
+Ben---kötü biriyim.. Uzak dur benden..
-Hayır değilsin..
Kalbim neden bu kadar acıyor?
-Sana seni bırakmayacağımı söylemiştim..
Sarıldım.. Hıçkırarak ağlamaya başladı.. Etraftakiler bize baksada umrumda değil. Sevdiğim adam kollarımda ağlıyor..
+Beni bırakma Woo..
-Asla.