Bölüm 3 : Ateş ve Güneş

17 3 1
                                    

Güneşin doğuşunu izlerken Ateş'e baktım. İkimizde saatlerdir uyanıktık. Konuştuğumuz şeylerden sonra gözüme uyku girmemişti sadece 2 saat uyumuştum onun sonunda da kabus görmüştüm. Arabayla giderken önümüzde bir sürü silahlı adam çıkıyordu. Buse arkada bağırıyordu , Ateş ne yapacağını bilmeden Buseyle beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonra adamlar kapıyı açıyordu ve bir tanesi Ateş'i vuruyordu. Kabus görürken Ateş'in ismini sayıklamış olmalıyım ki Ateş beni uyandırıp sakin ol buradayım , dedi.

 Daha kaç günüm uykusuz ve kabus görerek geçecekti bilmiyorum ama bu yola çıkmışsam dönemezdim. Artık ne Buseyi ne Ateşi bırakabilirdim. Onlar bana emanetti ben de onlara emanettim.

''Ateş biraz uyu artık bak etrafta kimse yok zaten.''dedim Buseyi uyandırmamak için fısıldayarak.

''Olmaz , sen uyu ben etrafa bakarım.''

''Benim uykum yok ama senin birkaç saat sonra araba sürmen gerekecek lütfen uyu biraz.''

 ''O zaman söz ver 2 saat sonra uyandıracaksın beni ve eğer etrafta hareketlilik görürsen de hemen uyandıracaksın.''

 ''Söz veriyorum .''dedim.

 Koltuğunu arkaya ittirerek yaslandı gözlerini kapattığı anda uykuya daldı. Üzerimdeki örtüyü Ateş'in üzerine örtebilmek için ona yaklaştım. O kadar yakındık ki uyansa muhtemelen beni görünce korkardı. Üstünü örttükten sonra geri çekilerek onu izlemeye başladım.Açık kahverengi saçlarına baktım. Saçlarının rengi Busenin ki ile aynıydı. Elimde olmadan gülümsedim. Meğer tanımadığım Ateş , kardeşi için her şeyi yapabilecek korkusuz bir abiydi. İçime tekrar bir kurt düştü. Buse gibi beni de korur muydu yoksa onun için önemli olan sadece kardeşi ve kendisi miydi?

Kafamdaki düşünceleri atarak olduğu yerde kıpırdanan Buse'ye baktım. Kaşlarını çatmıştı ama kabus görmüyordu muhtemelen rahat bir yerde uyumadığı için kıpırdanıyordu. Arkaya doğru eğilerek Buse'nin saçlarını okşadım. Elim saçlarına deydiği anda hareket etmeyi bıraktı. Sonra örtüyü biraz daha çekerek üstünü tam örttüm ve kaşlarını çatmayı bıraktı.

 Kendi kendime gülerek önüme dönüp camdan dışarı bakmaya başladım. Dışarı da hiç kimse yoktu. Güneş daha yeni doğduğu için herkes uyuyordu. Uçakla Fransa'ya gitseydim şuan ne yapıyor olacağımı düşündüm. Yurt yatağımda uyuyor olacaktım veya ilk günün heyecanından uyuyamamış acaba insanlar benim hakkımda ne düşünüyor diye merak ediyor da olabilirdim ama nedense burada olmak benim için daha çok huzur vericiydi. Biliyorum , şuan böyle düşündüğüm için bana kızıyorsunuz veya şaşırdınız. Bir insan nasıl ölme ihtimali olan bir yerde daha huzurlu olabilir ki? Ama biraz anlayın beni. Ben burada olmasaydım , Buse'ye veya Ateş'e bir şey olsaydı yanlarında olamadım diye o kadar üzülürdüm ki. Şimdi yanlarındayım ve kendimi de onları da koruyacağım.

                                                                                *****

Ateş'in uzattığı sandviçi alarak teşekkür ettim. Şuan da takip edilip edilmediğimizden emin olamadığımız için kahvaltıyı arabada yapmak zorundaydık. Çayımı içerken aklıma bir şey geldi.

''Ateş , biz birbirimizi hiç tanımıyoruz. Buse'yi çok iyi tanıyorum ama seni neredeyse hiç tanımıyorum.''dedim.

Çayını kenara koyup bana döndü.

''Haklısın aslında , tahminimce 4 gün sürecek bir yolculuğa çıkmışız ama birbirimizi tanımıyoruz.''

Ölümüne bir yolculuk dedim içimden.

''Merhaba ben Ateş''dedi elini uzatarak. Buse gülmeye başladı bende gözlerimi devirdim.

''E hadi elimi havada mı bırakacaksın.''

Yıldızlar ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin