Yıldızlar Arasında

Bölüm 8 : İntikam (Yazarın Anlatımıyla)

yazarın anlatımıyla...

Oktay, elinde tuttuğu kalemi sinirle masaya fırlattı.

''Ne demek yapabileceğimiz bir şey yok? İki gündür takiptesiniz bir yere kıstıramadınız mı?''

''Ama Oktay bey-''

Oktay, karşısındakinin sözünü bitirmesini beklemeden onu boğazından tutup sertçe duvara çarptı. Oktay'ın iri parmaklarının arasında kalan Fuat gözlerini korkuyla kocaman açıp nefes almaya çalıştı. Odada ikisinin dışında beş kişi daha vardı ama hiçbiri Oktay'a yaklaşacak kadar cesur değildi. Oktay, karşısındaki adamın boğazını sıkmaya devam ederken kulağına doğru yaklaştı ve pis kokan nefesinden çekinmeden fısıldadı.

''O piç kurusunun babası benim kardeşimi öldürdü Fuat, duyuyor musun? Ahmet'i öldürdü sonra da ben onu öldürmeden önce geberip gitti. İntikamımı o pezevenkten alamadım çocuklarından alacağım. O çocukların yaşamasına izin vermeyeceğim, onlara acı çektireceğim ve siz, sizden küçük olan iki tane çocuğu bile yakalayamayacak kadar beceriksizsiniz.''

Fuat haklısınız dercesine başını salladı. Kıpkırmızı olmuş suratı ve yalvaran gözleriyle patronuna bakmayı sürdürdü. Oktay, Fuat'ın suratına tükürdükten sonra boğazını serbest bıraktı ve geri çekildi. Öksürüklere boğulan Fuat kesik kesik nefesler alarak kendine gelmeye çalışıyordu. 

Fuat, Oktay'ın sağ koluydu. Kötü bir haber verince cezayı tek başına çektiği gibi iyi haberler verince de ödülü tek başına kazanıyordu. Ama bu sefer durum bambaşkaydı. Söz konusu olan patronunun ölen kardeşiydi.

Oktay gözlerindeki öfkeyle diğer adamlarına baktı. Hepsinin başı eğikti ve patronlarıyla göz temasından kaçınıyorlardı. Masasına oturan Oktay cebinden sigara paketini çıkardı ve ucunu yakıp içine derin bir nefes çekti. Yavaş yavaş kendine gelen Fuat ayağa kalktığı sırada Oktay'ın masasında duran telefon çalmaya başladı.

Oktay sakince telefonu eline aldı ve ekrana baktı. Telefonu açmadan önce göz ucuyla Fuat'a baktı.

''Yine kötü bir haber gelirse yemin ederim hepinizi öldürürüm.''

Fuat gözlerini kaçırıp diğerleri gibi başını eğdi. İyi bir haber gelmesinden başka çaresi yoktu. Patronu dediğini yapardı, bunu çok iyi biliyordu. Defalarca gözünün önünde adam öldürmüştü. Yine istese yine yapardı.

Oktay telefonu açıp kulağına götürdü. ''Konuş.''

Karşı taraftakiler uzun uzadıya bir şeyler anlatıyordu ama Oktay'ın yüz ifadesi sabitti. Bir süre daha dinledikten sonra gülümsedi.

''İşte istediğim haber.'' Dedi tıslayarak.

Fuat kurtulduğu için içten içe sevinirken Oktay kaşlarını çattı.

''Yanında kız mı var? Kardeşi olmasın? ''

Karşı taraf kısaca Oktay'ın sorusuna cevap verdiğinde Oktay yine gülümsedi.

''Umrumda değil. Üçünü de istiyorum. Ateş'i, kız kardeşini ve yanlarındaki kızı. Öldürmeden getirin onlara burada sürprizim var. Anladınız mı?''

Oktay derin bir nefes aldıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.

''Hastaneden çıktıklarında takip edin yalnız oldukları ilk anda saldırın. Sakın bir aptallık yapmayın yoksa hepinizi diri diri yakarım. ''

Karşı taraftan cevap gelmesini beklemeden telefonu kapattı ve masaya koydu. Küllüğe koyduğu sigarasını aldı ve bir nefes daha çekti. Yüzündeki tebessüm büyüyerek sırıtmaya dönüşürken bir şey planladığı belliydi.

''Bir değişiklik oldu. Artık iki kişi değil üç kişi bekliyoruz ve bu üçüncü kişi hatrına size bir iyi bir kötü haberim var.''

Üstündeki takım elbiseyi düzeltti ve konuşmaya devam etti.

''İyi haber; üçünüde buraya getirmeyi başarabilirseler ödülüm sadece Fuat'a değil hepinize olacak. Kötü haber; başaramazlarsa cezasını sadece o değil hepiniz çekeceksiniz. Biliyorsunuz benim cezalarım çok zevklidir.''

Dediği şey odadaki herkesin ürpermesine sebep olurken Oktay hâlâ gülüyordu. Sigarasını söndürüp ayağa kalktı ve keyifle ıslık çalarak kapıya doğru yürümeye başladı. Üçüncü misafirine özel bir oda ayarlamak istiyordu.