18

1.5K 95 14
                                    

Akşam olmuş ve Alex'i gizlice Haley'nin yanına götürüyordum. Ağacın dibinde bekleyenler onlar sanırım...

"Alex... Az sonra göreceğin şey yüzünden bana kızma tamam mı?"

Alex aniden durdu ve bana baktı.

"Zaten kızamazsın... Bana bir hayat borçluydun ya, şimdi canımı almamanı istiyorum."

"Ne bok yedin Dream?"

"Kendini hazır hissettiğinde karşıdaki ağacın dibine bak."

Alex hızlıca ağacın oraya baktı. Onlar da bizi görmüştü...

"Dream... Seni öldüreceğim."

"Ne aşk dolu cümleler bunlar sakın Audrey'in yanında söyleme yanlış anlar falan."

"Hala şaka yapman beni delirtiyor!"

Alex'i duymamazlıktan geldim ve gidip Audrey'e sarıldım.

"Bence sahile inelim!" dedim coşkuyla. Çünkü Audrey bile anlayamadığım bir sebepten ötürü gerilmişti.

Yolda hiç konuşmamıştık ve ben kesinlikle böyle hayal etmemiştim bu geceyi. Sahile indiğimizde sessizlik devam ediyordu...

"Yemek almayı unuttuk!" dedim ve ayağa kalktım. Alex sinirle bana bakıyordu.

Ayağa kalktıktan sonra elimi Audrey'e uzattım ve onu da kaldırdım.

"Özellikle bir şey istemiyorsanız hamburger alacağım."

İkisi de kafasını hayır anlamında sallamıştı. Audrey ile kumlardan kurtulduk ve kaldırıma çıktık.

"Neden böyle bir şey yaptın Dream?"

"Çünkü ikisinin hala birbirini sevdiğine eminim."

Gözlerini devirdi.

"Ne var?" dedim.

"Kimse birisini hayatının sonuna kadar sevemez Dream. Fazla pembe bir dünyada yaşıyorsun."

Bu sözler beni incitmişti...

"Birbirlerini sevdikleri çok belli Audrey. Sadece yüz yüze konuşma fırsatl-"

"Hayır Dream... Belli falan değil. Haley ondan nefret ediyor."

"Anlık bir öfke olabilir. Tanrım Audrey derdin ne?"

"Beni gerçekten sevdiğini düşünmüyorum." demişti aniden.

Başta şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Bunu beklemiyordum...

"Kafayı mı yedin?"

"Belki Louis ile ayrılmam büyük bir hataydı!"

Nefesim kesilmişti. Daha fazla konuşmak istemediğim için yola çıktım ve gelen taksiyi durdurdum.

"Derdin ne diye soran sendin Dream. İşte derdim bu! Günlerdir bunu düşünüyorum..."

Taksiye binmeden önce arkama dönüp Audrey'e bir bakış attım. Hasta gibi gözüküyordu... Ruh hastası falan değil ama. Çökmüş duruyor. Taksiye binecekken beni kolumdan tutarak kendisine çekti ve şoföre gitmesini işaret etti.

"Audrey alkollü müsün?"

Cidden mantıksız davranıyordu. Ayrıca şu an gerçekten korkutucu gözüküyor... Elleri titriyor ve gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi bakıyordu. Tam bana bir şey diyeceği sırada ağzını tutarak en yakın çöp kutusuna koştu ve kusmaya başladı.

Hemen yanına gidip saçlarını geriye çektim.

"Audrey... M-Moralin mi bozuk neden bu kadar çok içtin?"

Karışık (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin