Karışık (gxg)

63

Tanrım... Sanırım son üç yılın en güzel dakikalarını yaşıyordum. Daniel 80 model üstü açık gök mavisi bir araba kiralamış ve buradan çok uzaktaki bir sahil kasabasına doğru son gaz sürmeye başlamıştı. Neredeyse elli kere bağırarak Glad You Came söylememize rağmen hala sıkılmamıştık. Aramızda sadece bir dakikalık diyaloglar oluyordu o da hangi şarkıyı açacağımız konusunda. Geri kalan zamanda şarkı söylüyorduk...

Sahil yoluna inebildiğimizde güneş de hafiften batmaya başlamıştı bile. Mükemmel gözüküyor...

"Tam olarak şu an bir sevgilim olmasını dilerdim..." dedim güneşi seyrederken.

Lucy neden bunu dediğimi anlamış ve gülümseyerek dudaklarımı öpmüştü.

"Ah galiba beş dakikada bir sizin kardeş olduğunuzu hatırlatmam gerek." dedi Daniel.

En son Jacoblar'ın evini soyarken bir anlık adrenalin yüzünden öpüşmemiz sonucunda bu aramızda bir espiriye dönüşmüştü. Zor durumda kaldığımızda veya sevgili eksiği çektiğimizde birbirimize sanki sevgiliymişiz gibi davranıyorduk.

"Kırkına kadar evlenmezsen benimsin Dream." dedi Lucy sırıtarak.

"Kırk yaşında sana bakacağımı mı düşünüyorsun?"

"Senin kaybın. Umurumda bile olmaz..."

"Tamam tamam özür dilerim. Laf geri alındı."

"Şimdi hangi şarkıyı dinlemek istersiniz?" dedi Daniel.

"Bir düşüneyim..."

"In The Name Of Love!" diye bağırdım.

"Bu kasabaya giriş şarkımız haberin olsun." dedi Daniel yolu göstererek.

"Sadece yol kenarında bir market var burası kasab-"

"Adı üstünde kasaba Dream? Beş dakika sonra içindeyiz işte."

"O kadar mı küçük?"

"Muhtemelen herkes akraba evliliği... Yani evet o kadar küçük."

"Tanrım..."

Daniel şarkıyı açtıktan sonra Lucy'le kısa sürede tekrar moda girmiştik. Gerçekten de beş dakika içinde kasabanın içine girmiştik. Sahil kenarına park ettikten sonra kıçımız uyuştuğu için arabadan indik. Sahil yolu boyunca bir sürü bar kafe ve restaurant vardı. Hepsinden ayrı ayrı müzik sesleri yükseliyordu. Gayet hareketli bir yer...

"Bir bakayım sana..." diyerek etrafımda dolaşmaya başlamıştı Daniel.

"Sırf benimle ortak genlerin olduğu için bu kadar mükemmelsin."

"Nesin Daniel babam mı?"

Bunu dedikten kısa bir süre sonra yüzümü ekşittim ve kusuyormuş gibi yaptım. İlk günden otelde yatmayacağımızı bildiğim için ne giydiğime dikkat etmiştim. Üzerimde beyaz bir etek ve tüm gövdemi saran dar v yakalı bir tişört vardı. Yani... Yarın sabah kesinlikle başka birisiyle uyanacaktım. Ciddi olup olmaması çok umurumda olmasa da tekrar bir Heather vakası yaşamak beni ölesiye korkutuyordu. İnsanları tanımakta fayda var...

"Önce yemek yemeye ne dersiniz?"

"Çok iyi olur."

"O zaman siz oturun ben de arabanın benzinini doldurayım ve valizleri otele götüreyim." dedim.

"Tamam... Bak şurada oluruz o zaman." diyerek bir yeri işaret etti Daniel.

"Tamamdır. Bana pizza söyleyin." dedim ve arabayı çalıştırarak yanlarından uzaklaştım.