Muhabir: İyi misin? Domuz gribi olduğunu söylediler bize.
Rupert: Evet ama iyiyim şimdi. Evet domuz gribiydi. Normal grip gibi değil. Boğazlarınız kuruyor falan.
Muhabir: Şimdi iyi olduğuna sevindim. Bu filmde siz ikinizi biraz aşk modunda görüyoruz. Ama biliyorum ki bir sonraki filmde öpüşeceksiniz.
Emma:Evet o sahneyi bir kaç hafta önce çektik. O zaman hasta değildin değil mi?
Rupert: Hayır, hayır bundan önceydi.
Muhabir: Nasıldı peki birbirinizi çok uzun zamandır tanıyorsunuz.
Rupert: Şey gibiydi... şey. Zordu. Dört gözle beklediğimiz bir şeydi diyemeyiz.
Emma: Evet gerçekten. Olay şu ki; Birbirimize üstünlük taslamaya çalışıyor gibi gelebilir kulağa ama ikimizde aynı durumdayız. İkimiz için de yapmak zorunda kaldığımız korkunç bir şeydi. Biz gerçekten kardeş gibiyiz. Çok garipti.
Rupert: Biraz daha zamanımız olsa belki kendimizi hazırlayabilirdik.
Emma: Evet bir anda çektik haberimiz yoktu. Gülme krizine girdik. Gülüp duruyorduk.
Rupert: Her saniye daha da yaklaşıyorsun, yaklaşıyorsun en sonunda dayanamayıp gülüyorsun.
Emma: Ciddi kalmak çok zordu. Ama neyse ki bitti, sonunda bitti. Bence altından kalkabildik güzel oldu.
Muhabir: Şimdi sizi 9 yıl öncesine götürmek istiyorum. Filmi çekmeye başladığınız zamana Şuna bakın. Harry Potter'ı oynayan Daniel Radcliffe de var nasıl da tatlı görünüyorsunuz. Yani garip olmalı değil mi? Hayatınızın büyük bir bölümünü bu karakterler olarak geçiriyorsunuz.
Rupert: Evet hayatımızın yarısı oldu neredeyse. Çok garip.
Emma: 10 yıl sona ermiş olacak seri bittiğinde.
Muhabir: Nasıl hissediyorsunuz? Hayatınız Harry Potter olmuş gibi mi? Sanırım tüm bildiğiniz şey bu.
Rupert: Evet kısmen öyle. Onsuz bir hayat hayal etmek çok zor.
Emma: Çok garip olabilirdi, çok garip.
Muhabir: Peki karakterleriniz bu filmde nasıl değişiklikler geçirdi?
Rupert: Quidditch takımına giriyorum.
Muhabir: Harika oynuyordun. Bütün aksiyon orada geçiyormuş gibi geldi bana.
Emma: En sevdiğim sahnelerden birinin o olduğunu söylemişmiydim?
Rupert: Öyle mi?
Emma: Evet harika görünüyordu çok sevdim.
Muhabir: Nasıl bir şeydi peki?
Rupert: Bilemiyorum.. yani harika bir histi. Süpürgenizin üzerinde dengede durmaya çalışmak. Çok rahat bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim.
Emma: Kızlar için bile zor. Erkekler için hayal edemiyorum.
Rupert: Ama daha rahat oturabilmem için bir şey yaptılar... Şey için..
Emma: Hadi söyle!
Rupert: Sandalye bölgeme.
Emma: Sandalye bölgesi mi?!
***
Muhabir: Bu işin parçası olmanın en güzel tarafı ne? Sadece filmin parçası olmak değil. Bunca para, şöhret... güzel yanları neler? Bir dondurma kamonetin var mesela.
Rupert: Bu oldukça güzel. Evet.
Emma: Rupert sanırım sana benim adıma harcaman için biraz para vereceğim. Çünkü çok güzel şeyler alıyor. Ben kendime saçma şeyler alıyorum. Çılgınca bazı şeyleri var. Domuzları var mesela.
Muhabir: Domuzmu besliyorsun?
Rupert: Evet domuzlarım var.
Emma: Hovercraft da çok havalı.
Muhabir: Hovercraft mı?
Rupert: Evet.
Muhabir: Yüksek notlarla okulunuzu bitirdiniz ikiniz de. Oyunculuk mu yapmak istiyorsunuz okumak mı?
Rupert: Evet oyunculuğu seviyorum. Keyif alıyorum. Melez prensi bitirdikten sonra bir-iki filmde yer aldım. Farklı bir şeyler yapmak güzel. Ben oyunculuğa devam etmek isterim.
Emma: Bence de öyle. Kesinlikle katılıyorum. İnsanlar üniversiteye gidecek olmama şaşırıyor. Eğer oyunculuğa devam etmek istiyorsan neden üniversiteye gitmek istiyorsun diye soruyorlar. "Yapmak istediği şeyi yapıyor bir daha asla oyunculuk yapmayacak." diye düşünüyorlar. "Üniversiteye gidiyor artık." diyorlar. Hiç de öyle değil gerçekten.
Muhabir: O hassas, sen dondurmacı çocuksun. Sizinle sohbet etmek çok güzeldi. İkinize de bol şans diliyorum.
Emma: Teşekkürler.
Rupert: Çok sağolun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter Röportajları
No FicciónHarry Potter ile ilgili 2001 yılından beri olan ropörtajlar