"Helena White" dedi karşımda elleri cebinde bir şekilde dikilen takım elbiseli kadın. Bu muydu beni koruyacak kişi? Bu muydu kendisinin adını bile duymadığı ünlü dedektif Helena White?Üçümüze sırayla bakarak konuşmuştu zaten Erwin'i tanıyordu, Erwin istediği için buraya gelmişti.
Zaten Erwin istemeseydi gelir miydi ki? Sina duvarından ayrılıp bir hiç yerine ölmek için buraya gelir miydi?
Helena siyah ince çerçeveli gözlüklerini takıp sandalyeye oturmak yerine koltuğa oturdu.
Sarı saçları, beyaz bir ten rengi ve yorgunluğunu belli eden mavi gözleri vardı. Böyle olsa bile kendine güvendiği her halinden belliydi.
Gözlerimi ondan çekip yanında duran iki kadını inceledim. Biri beyaz saçlı, ölü gibi bir ten renginde ve mavi gözlere sahipti. Yapılı duruyordu ve bir kadına göre oldukça uzun bir boyu vardı. Diğeri ise kırmızı saçlı ve mavi gözlüydü. Diğerlerine göre daha sağlıklı gözüküyordu, dinçti.
Beyaz saçlı olan bir yere temas etmemek için çaba gösteriyor ve ayakta dikiliyordu. Ellerini ise kumaş pantolonun cebine koymuş oturan Helena'yı izliyordu. Kırmızı saçlı ise umursamadan Helena'nın yanına oturmuş ona yaslanmıştı, evet beyaz saçlı şimdi ikisini izliyordu.
"Ortaklarım Lillian Joseph ve Nadia Pierce"
Yanındaki Lillian oluyordu ve ayakta dikilen ise Nadia.
Bu iki ismi duymuştum, Lillian Joseph bu ekibin beyniydi. Nadia ise gücü ama Helena'yı hiç duymamıştım.
Helena kendisine yaslanan Lillian'a yaslanıp çantasını kucağına koydu.
"Beni çağırdığına göre durum çok ciddi ha Erwin?"
"Bu sefer bir evrak için çağırmadım seni"
"Biliyorum, Lillian parşomene sadece adres ve saat yazdığına göre durumun ciddi olduğunu söyledi. Söylesene Erwin, tehdit altında mısın?"
Erwin ise Mike'ın elindeki dosyayı işaret edip "tehdit altında olan ben değilim, her şey o dosyada yazıyor" dedi.
Mike elindeki dosyayı ona uzatıp koltukta arkalarına geçip her zamanki alışkanlığıyla onları koklamaya başladı.
Lillian ve Helena o yokmuş gibi davranıp dosyayı incelemeye başladı. Bir süre sonra Mike, Nadia'ya yaklaşırken Lillian uyarıcı bir ses tonuyla "kemiklerinin kırılmasını istemiyorsan ondan uzak dur'' dedi.
"Sadece koklayacağım"
"Koklamaya kalmadan yüzüne bir yumruk atar.. temastan ve yakınlıktan hoşlanmaz"
Nadia elleri cebinde Mike'ı inceledi. Siyah takım elbisesinin içinde gerçekten göz kamaştırıcı gözüküyordu Nadia
Nadia'nın bakışları kısa bir süre sonra bana dönerken ona bakmayı kesip kafamı eğdim. Çok tehlikeli bakıyordu ve burada olmaktan ne kadar rahatsız olduğu belliydi. Bir an zorla mı getirdiler diye düşünmeden edemedim.
"Öldürülen tüm askerlerin durumu aynı. On ceset var ve hepsinin kimliğine zor olsada ulaştık, cesetler tanınmaz haldeydi ve hepsi işkenceyle öldürülmüştü. Üç gün önce edindiğimiz Nancy Ral'ın günlüğünde ise öldürülen tüm kurbanların Onbaşı Levi'a karşı hisler beslediğini okuduk. Seni bu yüzden çağırdım Helena, biz bu olayı yeterince incelemedik biliyorsun bunları araştırmak askeri inzibatın görevi" dedi Erwin.
Nadia ve Lillian'ın bakışları aynı anda bana döndü.
"Askeri inzibatın çözemediği olay bu olay o zaman.. şeytanın dadandığı sen misin?" diye sordu Nadia alayla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dedektif - Levi Ackerman
Fanfiction𝙻𝚎𝚟𝚒 𝙰𝚌𝚔𝚎𝚛𝚖𝚊𝚗 𝚇 𝚈𝚊𝚗𝚍𝚎𝚛𝚎!𝙾𝙲 Levi başında titanlar gibi bir sorun yokmuş gibi bir de kendisiyle uğraşan bir katille uğraşıyordu. İletişimde olduğu askerlerin sırayla ölmesi üzerine şüphelenen Erwin, eski arkadaşı Helena ve ekibin...